Paralı Evlilikler …

Bir okurum sormuş bana, mal sözleşmesi nedir diye?

Mal rejimi sözleşmesi, taraflar evlendikten sonra mallarının nasıl yönetileceği ve boşanma ile birlikte malların tasfiyesine geçildiğinde, malların nasıl tasfiye edileceğini düzenleyen  bir belgedir. Mal rejimi tasfiye edilirken hangi tarafın diğer taraftan ne tür alacak talepleri olacağı tamamen mal rejimine göre belirlenecektir.

Mal rejimi sözleşmesi evlilikten önce veya sonra noterde yapılabileceği gibi evlilik töreni esnasında evlendirme memuruna yapılacak bir beyanla da yapılabilir. Ancak evlenme gerçekleştikten sonra taraflardan birinin mal rejimi sözleşmesi yapmaya yanaşmak istememesi ihtimaline karşın sözleşmesini nikahtan önce yapmak daha uygun olacaktır. Bu arada, mal rejimi sözleşmelerinde tarafların bir takım özel düzenlemeler yapmalarına müsaade ettiğinden tarafların taleplerine göre kişiye özgü bir sözleşme yapmak hukuken her zaman daha iyi sonuç verecektir. Mal rejimi sözleşmeleri, noterde düzenleme şeklinde yapılabileceği gibi benim gibi aile hukuku konusunda uzman bir boşanma avukatı tarafınca da, tarafların özelliklerine, maddi konular üzerinde anlaşmalarına göre kişiye özel olarak hazırlanması ve ardından notere onaylatılması daha faydalı olacaktır.

Evlilik sözleşmesi, avukat tarafından hazırlandıktan sonra sözleşme metni taraflarca noterde onaylatılır. Evlilik sözleşmesi yapacak olan kişilerin, sözleşme metnine ek olarak kimlik ve yanlarında 3 adet vesikalık fotoğrafı da bulundurmaları gerekir. Eğer eşlerden biri yabancıysa ayrıca pasaportun yeminli ve onaylı tercümesi gerekli olacaktır.

evmi

Gelgelelim bizim kıza… Bizim kız da izdivacı düşünürmüş elbet.

Siz “Deli Kızın Türküsü”nü biliyor musunuz ? Hiç dinlemediyseniz dinleyin hemence… Şarkıda şöyle bir söz geçer “Garipliğine yan, yan yürek…” Bunca yıl kendi adıma neden evlenmediğimi sorgulamadığıma yanıyorum … Keşke 20li yaşımda hemen evlenseydim, hemencecik çoluğa çocuğa karışsaydım. Neden beklediysem bunca yıl, anlamak mümkün değil … Ama uzak değilim inşallah, gelin ata binmiş “ya nasip” demiş. Bana sorarsanız, “evlilik sözleşmesi imzalanmalı mı?” Bence, evlilik her şeyden önce güvene ve sadakate dayanmalıdır.  Eğer güven varsa da, mal rejimi sözleşmesi yapmanın her iki tarafı da incitici bir yönü olmayacaktır; meğer ki  taraflardan biri evlilik sözleşmesi yapmayı istemesin.

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

Beyaz Gömlekli Adam’a Dair

Hayat işte belli olmuyor ne getireceği…

Öyle ya da böyle günleri deviriveriyoruz…

Hayatı ya düşüp kalkarak öğreniyoruz ya da ananın babanın tavsiyeleriyle boğulmadan, dizlerimiz ve kalbimiz uff olmadan, etliye sütlüye fazla karışmadan hayatı yaşamış oluyoruz.  Bir ara derdim kendi kendime roman yazmak kim, ben kim diye… Ama insan öyle dememeli işte, istedikten sonra her şeyi yapabiliyor insanoğlu.  Önce istemen lazım… Sonra kolları sıvayacaksın…

Geçen yıl tamamlayıp, piyasaya sunduğum “Siyah Telaş” isimli romanımı baskıya vermeden iyice düşünmüştüm, doğru bir karar olup olmadığını. Sonuç olarak ben serbest avukat olarak çalışan bir bayanım ve romanım bir aşk hikayesini konu alıyordu, içinde erotizmden tutun da kin ve nefret cinayet ölüm gibi türlü vakıa ve duygular vardı… Önce çekindim ancak daha sonra bir cesaret geldi ve “Kızım bu kadar yazmışsın, piyasaya sür ki, insanlar okusunlar, kimi ders çıkarsın kimiyse farklı bir roman okumuş olsun.” dedim, sağolsun beni destekleyen arkadaşlarım da oldu.  En nihayetinde çıkartabildim romanımı…  Bir handikapı daha vardı romanımın; o da kadın karakter Duru’nun aşk hikayesini konu alıyor oluşuydu romanımın.  Okuyucumun bu karakteri, yazarla yani benimle bağdaştırmasını istemezdim.  Zira, romanımın kapağında da yazıyor “Romanımda geçen karakterlerin gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.” Romanımdaki karakterleri oluştururken çoğu tanıdığım karakterden esinlenerek kurguyu oluşturdum, bu muhakkak ama hepsi hayal ürünüdür…

Özünde ısrarcı ve tutturukçu yapısıyla aşkta yer edinmeye çalışan zavallı bir kız aslında, Duru. Adam ise hoyrat tipik maço, vurdulu kırdılı bir tip; kadına aşık aşık olmasına ama yine de Duru’ya umut veremeden gelecek için ona bir taahhütte bulunamadan duygusunu eksik bir şekilde verebiliyor… Bazı okuyucularımdan aldığım yorumlar ise ekseri, “Bu kadının ne zoru var, böylesine kaba ve kötü bir adama katlanıyor, kendisini kabul ettirmeye çalışıyor?” şeklinde oluyor. Bunun cevabını ben bilmiyorum…Çoğu kadında gördüğüm ısrar, erkeği boğma ve dediğini kabul ettirebilme sanatı benim de gözümden kaçmamış olmalı ki; istediğim tüm karakter analizlerini doğru yapabilmişim ve okuyucularıma bunu verebilmişim, öyle gözüküyor.   Herkes kendinden birşeyler çıkarabiliyorsa, her bir karakterden kendisiyle bağdaştırabildiği bir şeyler varsa ne mutlu bana.

Romanın sonunda okuyucunun yorumuna bıraktığım intihar sahnesiyse, aslında bir cinayet ama bunu ısrarla intihar olarak tanımlayanlar da var. Böyle kötü bir sonla hikayeyi bitirmemin altında yatan sebepse, romanımın sonunun kötü bitmesi gerektiğin düşündüğüm içindir belki de. Ne de olsa “Siyah” karamsar bir renk. Beyaz gibi değil. Beyaz’da saflık, temizlik var, umut var; ümit var. Siyah ise, her ne kadar göz alan bir renk olsa da karamsar bir renk. Filmlerin sonu geldiğinde fondaki rengin tam kendisi.  Henüz okumayanlar ve okuyacaklar için burada kesiyorum…. Okusunlar bir bakalım yorumları ne olacak. Bir okurum da bana, siz kötü sonları mı seversiniz, kitabınzı bitirdiğimde karnıma yumruk yemiş gibiydim.” diye bir yorumda bulundu. :))) Bilakis, iyi sonları seviyorum; öyle ki bir roman daha yazacak olursam başlığında bile mutlaka “beyaz” olacak.

Yoğun çalışma programından fırsat bilerek, yanımda olmasından büyük keyif aldığım ve romanımla ilgili değerli aynı zamanda acımasız eleştirilerini benden hiç çekinmeden yüzüme söyleyebilen benim için namı “Beyaz Gömlekli Adam” olan ve benim çok sevdiğim değerli gönül bağım olan ve belki de daha fazlasıyla;  Büyükada’ya motor yolculuğumuz sırasında denizin üzerinde yakaladığımız beyaz ışığı sizlerle paylaşıyorum… Zira, kendisini romana öyle çok kaptırmış ki, konuşmalarında romanımdan alıntılar bile yaptığı oluyor….:))) Okuyucunun da böylesi lazım öyle değil mi, bir yazar için…

deniz

Bembeyaz Umut Dolu Yarınlar Olsun

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

İşe İade Davaları ve Alkollü Trafik Magandaları

Sevgili okuyucularım, geçen hafta yazdığım dolandırıcılık yazısı çok ses getirmiş olmalı ki, konuyla ilgili gerek çeşitli sorularınızı içeren gerekse de bazı yorumlarınızın olduğu bir sürü email aldım.  Hepsine de teker teker  cevap verdim.  İlgileriniz için sağolun.

Bir okuyucum, işe iade davasının sonuçlarına değinmemi istemiş.  Ben de kısaca hemen değiniyorum.  Şu aralar iş davaları oldukça popüler; ve yine dediğim gibi arabuluculuk daha da yaygınlaşsa çok daha kolay halletmek işçi uyuşmazlıklarını ama nerde …  Daha biraz daha zamanı var.

İşe iade davalarının yasada öngörülen şekilde iki aylık süre içerisinde karara bağlanması ve bir aylık süre içerisinde de Yargıtay tarafından incelemesi gerekmesine karşın, kararın kesinleşerek işçinin işe iade başvurusunda bulunması çoğunlukla bir yılı aşmaktadır.Bu süreç içerisinde, işçinin başka bir işyerinde çalışması olasılığına bağlı olarak kimi zaman işverenin işçiyi işe başlatma yönünde aldığı kararlar neticesinde işçinin işe başlaması mümkün olamadığı gibi, tersine işverenin de o dönemdeki mevcut yapısı itibariyle işçiyi yeniden işe başlatması mümkün olmayabiliyor. Ayrıca bu olasılıkların dışında idari bir karar olarak da işçiyi işe başlatmak yerine parasal tutarları ödemek tercih edilebilmektedir.

İşçi tarafından, iş akdinin feshinde geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı savı ile açılan işe iade davası sonucunda, feshin geçersizliğine karar verildiği takdirde, mahkeme tarafından, geçersiz fesih tarihinden, kararın kesinleşmesine kadar “boşta” geçen süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer sosyal haklarının ödenmesi gerektiği hüküm altına aldığı gibi işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarı da belirlenir.İşe iadeye aykırılık tazminat tutarı, işçinin işyerindeki kıdemi ve feshi gerekçesi nazara alınarak, işçinin en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında belirlenmektedir. Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca, işe başlatmama tazminatı miktarı, yıllık ücretli izinle ilgili 53. maddedeki kıdem süreleri dikkate alınarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4 aylık , 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5 aylık, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında belirlenmekte, fesih sebebine göre bu miktarlar da azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır.İşçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçinin işe iade talebini içeren başvurusu için yasada herhangi bir şekil şartı öngörülmemekle birlikte, ispat açısından bu işlem genellikle noter kanalıyla gönderilen bir ihtarname aracılığıyla yapılmaktadır.

Bir de son günlerde konuşulan alkollü araç kullanımı ve aşırı hız yüzünden yapılan trafik kazaları için diyecek birkaç sözüm var.  “Allah trafik magandalarından hepimizi korusun.  Türk Ceza Kanununda yeniden düzenlenmesi gereken ve ıslahı şart bazı cezaların arttırılmasına ilişkin gerçeği, yaşanılanlar bir kere daha gözler önüne seriyor.

Aşırı hız, yanlış sollama ve alkollü araç kullanımı sonucu yapılan kazalarda  her hafta bir sürü insan ölüyor. Yazık değil mi? Hem yok yere ölenlere hem de arkalarında bıraktıkları ailelerine?  Bazı cezaların ve yaptırımların arttırılması için daha kaç insanın ölmesi gerekiyor? Allah tüm iyi insanları zamansız ölümden, kazadan, beladan ve magandalardan korusun.”

kaza

Alkollü araç kullanımı ve aşırı hız yapanların bir an evvel trafikten ilelebet men edilmeleri ve en ağır şekilde cezalandırılmaları dileklerimle.

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Dolandırıcılar Hukuk Ofislerine de Bulaştı En Sonunda !!!

Sevgili Okuyucularım Sormayın Başımıza Gelenleri…

Bir dolandırıcı şebekesi, Tan Hukuk başlığı altında neredeyse tüm Türkiye’ye “Borcunuzu ödeyin, ödemezseniz polisle evinize hacze geliyoruz” diye bir mesaj göndermiş.  Mesajı alanlar da internette Tan Hukuk diye aratıyorlar ya da 118’i arıyorlar ve böylece  benim ofis de dahil diğer başka isminde “Tan” geçen hukuk bürolarına ulaşıyorlar. Bu asılsız mesajlara inanıp bizleri arayanlar da beni ve ofisimi çok bezdirdiler de zaten diğer ofisler ne yapıyor Allah bilir!

Savcılığa gittim gitmesine, şikayet için ifade verdim vermesine de telefonlar kesilmiyor.  Bir telefon sussa diğeri susmuyor.  Bu asılsız mesajlara inanarak ofisi arayanların günahı yok diyen varsa, bence var!! İnsanlar uyanık olsa zaten gelen mesajın dolandırıcılık amaçlı olduğunu anlar ve güler geçer. Bir de ısrarla arayıp, mesajın nereden geldiğini öğrenmeye çalışan vatandaşlar var.  Vallahi bunaldım, bunaldık telefonlardan ofis olarak !!!

LÜTFEN BU YAZIMI OKUYANLAR DA, DOLANDIRICILIK MESAJLARINA İNANMASINLAR VE ASILSIZ OLDUĞUNU BİLSİNLER. BİR HUKUK OFİSLERİ KALMIŞTI BULAŞMADIKLARI ..

cil_1

Zira söylenmekte de haklıyım, çünkü aşağıdaki linkten ofisimin web sitesini ziyaret ederseniz; göreceksiniz ki, kocaman ilan var “Bu dolandırıcılık mesajının bizim ofisle ilgisi yoktur” diye.  O zaman hala aramaktaki ısrar nedir, anlayana aşkolsun…

Ofiste çalan telefonlar tansiyonumu çıkarttı size yemin ederim….

En tuhafı da kimi insan ciddi ciddi inanıp soruyor bize, “şu kişiye borcumuz var, nereye ödeyelim avukat hanım yeter ki hacze gelmeyin …” diye…. Aman Allah’ım ..

Benim gibi bu konulardan müzdarip olanlar mutlaka savcı ve polise gitmeyi eksik etmesin…. Ancak gelin görün ki, o kadar çok faili meçhul olan dolandırıcılık dosyası var ki.  Failin tespiti çok zor olmakla beraber, dolandırıcıların zarar verdikleri mağdurların haklarını tazmini bir o kadar daha da zor.  Ancak birinin de bu suçlarla uğraşması gerekiyor ki, failler dolandırıcılık suçunu işlemekten ve işlemeye kalkışmaktan kaçınsınlar… Hadi bakalım iş yine biz hukukçulara düşüyor ne diyeyim… Allah beterinden korusun.

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

DEVREMÜLK MEVZUATIYLA İLGİLİ BİLİNMEYENLER !

Bir ara devremülk modası vardı.  Hala var mı, bilmiyorum? Ama illa ki, ilgilenenleriniz vardır.  Zira, özellikle de devremülk devriyle ilgili tanıdığım bazı müvekkillerin canı çok yandığından; benden bu konuyla ilgilenmemi isteyenler oldu.

Özellikle Bodrum civarında biliyorum ki çok sayıda devremülk siteleri, kooperatifleri halihazırda mevcut.  Bana sorarsanız, kendi adıma değil devremülk, yazlık kültürüyle bile büyüdüğüm söylenemez.  Bir küçükken anne tarafıma ait Mersin’de ufacık yazlığı bilirim, bir de kısa süreli de olsa keyfini yaşadığımız ve daha sonra sattığımız Bodrum Adabükünde essiz koy manzaralı  yazlığı.  Ama devremülke yatırım yapar mısın, diye sorarsanız.  Buna kızan olsa da, “maalesef” cevabını veririm.

Devremülk mevzuatı yasal olarak Kat Mülkiyeti Kanunu ile belirli hükümlere bağlanıyor. Buna göre Devremülk mevzuatı aşağıdaki gibi açıklanıyor:

Devre Mülk Hakkı

Madde 57 – Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabilir. Bu hakka devre mülk hakkı denir.

Madde 58 – Aksi resmi senette kararlaştırılmadıkça devre mülk hakkının bağlı olduğu pay, devrelerin sayı ve süreleri esas alınarak eşit bir biçimde belirlenir. Devre mülk hakkı ancak mesken nitelikli, kat mülkiyetine veya kat irtifakına çevrilmiş yahut müstakil yapılarda kurulabilir. Devre mülk üzerinde bu hakla bağdaşan ayni haklar tesis edilebilir. Devre mülk hakkı bağlı olduğu müşterek mülkiyet payına bağlı olarak devir ve temlik edilebilir ve mirasçılara geçer.

Madde 59 – Devre mülk hakkının yılın belirli dönemlerine ayrılması ve 15 günden daha az süreli olmaması gerekir.Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa devre mülk hakkı sahibi bu hakkın kullanımını başkalarına bırakabilir.

Madde 60 – Ana taşınmaz mal ile bağımsız bölümlerin ve müstakil yapıların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine, bağımsız bölüm veya yapı üzerinde devre mülk hakkı kurulduğu işaret edilir ve düzenlenecek tapu senedinde de bu husus belirtilir.

Madde 61 – Üzerinde devre mülk hakkı kurulacak yapı veya bağımsız bölümlerin ortak malikler arasında dönem süresi, devir ve teslimi ile istifade şekil ve usulleri, yöneticilerin seçimi ile hak ve sorumlulukları, büyük onarım için ayrılacak dönem, bakım masrafları gibi hususlar devre mülk sözleşmesinde belirlenir. Bu hususları içeren ve bütün hak sahiplerince imzalanan devre mülk sözleşmesi resmi senede eklenir ve tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilir.

Devre mülk hakkı kurulan her yapı veya bağımsız bölüm için ortak malikler, kendi aralarından veya dışardan bir gerçek veya tüzel kişiyi yönetici ve kat malikleri kuruluna temsilci olarak tayin ederler. Bu Kanunun genel hükümlerine göre atanan yöneticilere devre mülk yöneticiliği ile ilgili görevler de verilebilir.

Madde 62 – Kat mülkiyetine çevrilmiş birden fazla bağımsız bölümlerden bazılarının üzerinde devre mülk hakkı kurulması, aksi yönetim planında kararlaştırılmamışsa, diğer bağımsız bölüm maliklerinin muvafakatlarına bağlı değildir.

Madde 63 – Üzerinde devre mülk hakkı kurulan yapı veya bağımsız bölümün ortak malikleri, aksi sözleşme ile kararlaştırılmamışsa, şuyuun giderilmesini isteyemezler.

Madde 64 – Devre mülk hak sahipleri,kendilerine ayrılan ve tapu sicilinde belirtilen dönem süresi sonunda istifade ettikleri bağımsız bölüm veya yapıyı sözleşme hükümleri gereğince boşaltmaya ve yeni hak sahibine teslime mecburdurlar. Dönem süresi sonunda tahliye olmadığı takdirde, istifade edecek dönem sahibinden birisinin veya yöneticinin tapu kaydını ve sözleşmeyi talebine ekleyerek ibrazı halinde, mahallin en büyük mülki amirin emri ile, başkaca bir işlem ve tebligata lüzum kalmadan, derhal zabıtaca boşalttırılır. İdare veya yargı organlarına yapılacak başvuru, bu boşaltma işlemini durdurmaz. İlgililerin kanundan ve sözleşmeden doğan hakları saklıdır.

Madde 65 – Devre mülk hakkı sahiplerinin hak ve borçları, yetki ve sorumluluklarının tespit ve uyuşmazlıkların çözümlenmesinde bu Kanunda, sözleşmede veya yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde Türk Medeni Kanunu ve ilgili diğer kanun hükümleri uygulanır.

boodrum

Bendenizin ayakları ve Bodrum… Tam 1 sene oldu ben gitmeyeli.  Hatta oradan bir yazı yazmıştım “Ablam Aşktan Öldü” diye… Geçen 25 Ocak’ta… Bir ufak enstantene yapmış olalım :)))

Bir de devremülk devri konusuna gelirsek … O da şu şekilde oluyor ….

Devremülk hakkı sahipleri diledikleri zaman kendi dönemlerini tesisle irtibata geçerek gerekli form ve prosedürleri yerine getirmek şartıyla kendi yerlerine kullanması istedikleri kişlere devredebiliyorlar. Yerine kullanım şeklinde olan bu devri devremülk hakkı sahibi yakınları veya akrabalarına yapabiliyor.

Peki, Devremülk nasıl kiralanır? Devremülk hakkı sahibi dilediği zaman kendi kullanım dönemini kiraya verebiliyor. Buna göre üyeler dilerse kendi kullanım dönemlerinin bir haftasını veya iki haftasını belirlenen ilgili form ve prosedürleri yerine getirmek şartıyla kiraya verebiliyor yada tesis tarafından kiraya verilmesini talep edebiliyor.

Kiralama işlemlerinde tesis yönetiminin belirleyeceği kiralama işlem bedeli alınıyor.

İşletme Yönetimi hiçbir zaman devremülk üyesinin dönemini kiraya verme garantisi vermez.Devremülk satın almak aynı zamanda bir ekonomik yatırım yöntemi oluyor. Devremülk üyesi tapusunu aldığı takdirde devremülkünü satabilir veya arzu ederse İşletme Yönetimi üye adına devremülk satış işlemi yapabilir. Bu tür işlemlerde çeşitli operasyon bedelleri talep ediliyor. İşletme Yönetimi bu tür taleplerde kesin satış garantisi vermez. Tapu almadan 2. el satış işlemi yapılmaz. Ödemesi biten devremülk üyesi gerekli evrakları tamamladıktan sonra İşletme Yönetimi tarafından yetki verilen kişilere noter yolu ile vekalet verir ve böylelikle tapu işlemi resmi süreç içerisinde tamamlanır. Satın alınan devremülkün tapu masrafının tamamı devremülk üyesine aittir.

Bu konuyla ilgili sıkıntıları olanlar benimle iletişime geçebilir, efem …

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

KÖTÜ BİŞİ OLMASIN TAAM MI???

Mutluluğu, huzuru aldım kutuma koydum; zaman zaman çıkarıp okşuyor sonra da yerine koyuyorum.  Bunu yaparken de bozmadan, incitmeden, zarar vermeden yapmaya çalışıyorum.  Kötülük, huzursuzluk bulaştırmadan.  O kutunun içi hep temiz kalsın, hoyratlaşmasın istiyorum….

Güzellik bu, içten gelmeli; zorla olmaz öyle değil mi? Yok öyle değil. Huzursuzluğu kovunca oluyor, zorla güzellik geliyor.  Zorla geliyor da mühim olan onu baki kılabilmek; bunun için de her yol mübah.  Başarı için her yolun mübah olduğunu hayat da gösteriyor zaten.  Tökezlediğimiz her an dediğimiz “ah keşke zamanında …” lafı maalesef zamanı geri getirmediği gibi kaçan fırsatları da geri getirmiyor. O zaman ver Allah, “Kötü bişi olmasın emi?”

Benim ellerimin yaptığı gibi, elini açıp mutluluğu, onu, huzuru al ve kutuna koy; rafına kaldır ve çıkarıp çıkarıp öp, sev, okşa….

IMG_8226

Bana hangi kafada olduğumu soruyorsanız da ( ::))); “bilmem sanırım, içim güzel hissediyor.  Şu aralar huzur, sevgi, aşk, mutluluk bu kavramlarla aramı çok iyi tutmaya çalışıyorum.  Zaman zaman unutulsa da bu olgular; şu aralar pek gündemimde.  Siz de deneyin, iyi geliyor hayatı toz pembe görmek; biraz serinlik ve içsel doruk noktasının hissi ruhunuzu tüm kötülüklerden öteye götürüyor, iyi bakıyor….

Bu kadar özel mevzular kafi, gelelim hukuka.  Beni izleyenleriniz olduysa aşinadır; geçen hafta bir programda “zorunlu arabuluculuğu” konuştum.  Artık, devlet tamamen gönüllülük esasına dayanan arabuluculuğu bile zorunlu hala getiriyorsa; anlayın ki mahkemelerin iş yükü fena hem de çok fena…

Zorunluk arabuluculuk sistemiyle, “Konu bir daha kesinlikle mahkemeye gitmeyecek” diye bir şey yok, “zorunlu”dan kasıt, “önce arabulucuya, oradan sonuç alınmaması durumunda mahkemeye gitmek”tir. İLK ETAPTA ALACAK-VERECEK, TİCARİ, İCRA VE NAFAKA GİBİ UYUŞMAZLIKLAR için geçerli bir durumdur bu. Konunun yasalaşmasının ardından, tarafların kendi iradeleriyle tasarruf edebildikleri özel hukuk uyuşmazlıklarını içeren davalar, mahkemeye gitmeden önce arabulucu aracılığıyla çözüme kavuşturulacak. Yani ilk etapta borç, alacak, ticari, icra, nafaka gibi tarafların kendi açıp sonlandırabildiği davalar bu kapsama alınacaktır.

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

2016 Hoşgelsin ..

Tüm Sevgili Okuyucularıma,

Bol bol gülecekleri,

Bol bol sevinecekleri,

İyi haber alacakları,

Çevresinden enerjilerini eksilten kişileri gönderecekleri,

Bol bol aşk yaşayacakları,

Sağlık peşinde koşmayacakları,

Sevdiklerine vakit ayırabilecekleri,

Ve umutlarını hayata geçirebilecekleri bir 2016 diliyorum….

biz

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

YAZ DOSTUM

Herşey söz değil tabii ki, yazı da mühim.  Ne demişler “söz uçar, yazı kalır!”

yazi yazmak 3

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile, eski HUMK’da dört farklı şekilde düzenlenen yargılama usulü, ikiye indirilmiştir. Bu çerçevede, asıl yargılama usulü olarak yazılı yargılama usulü; bunun dışındaki hallerde ise, basit yaani sözlü yargılama usulü kabul edilmiştir.

Yazılı yargılama usulünde, davanın açılma tarihi bakımından ortaya çıkan tartışmalara son vermek ve bu konudaki gelişmelere ayak uydurabilmek için, davanın açıldığı tarih bakımından dilekçenin kayıt tarihi esas alınmıştır. Dilekçenin düzenlenmesinde temel bir değişiklik olmamakla birlikte, dilekçelerin daha iyi ve anlaşılır düzenlenmesine hizmet edecek açıklık getirilmiştir . Dilekçede eksiklik bulunması hali, ilk itiraz olmaktan çıkartılmış, eksikliğin kural olarak süre verilerek tamamlanması, tamamlanmadığı takdirde de davanın açılmamış sayılması sonucuna tâbi kılınmıştır . Aynı durum cevap dilekçesi için de söz konusudur. Ancak cevap dilekçesindeki eksiklik tamamlanmazsa, dilekçe verilmemiş sayılır. Dilekçedeki bazı eksikliklere ise, kendilerine özgü usulî sonuçlar bağlanmıştır. Dava açılırken harç ve avans ödenmesi sistemi kabul edilmiştir.

Çoğu meslektaşlarımın da bildiği üzere; bugün başlangıçta masrafların verilmemesi sebebiyle yargılama gereksiz yere uzamakta, hatta bu durum kötüye de kullanılabilmektedir. Bu sebeple, avans ödenmesi zorunluluğu getirilmiş , bu durum kesin bir süreye bağlanmıştır. Ayrıca, davacının elindeki belgelerin ekte sunulmasıyla, başka yerden getirilecek belgeler hakkında bilgi verilmesi zorunlu kılınmıştır . Yargıtay kararlarında tartışmalı olan taraf değişikliği, karşı tarafın açık rızasına bağlı olarak mümkün kılınmıştır, bazı hallerde bu rızaya da gerek kalmadan değişiklik kabul edilmiştir . Cevap dilekçesi süresi iki haftaya uzatılmış; ayrıca uzatma istenirse, bunun azamî süresi de bir ayla sınırlanmıştır . Ön İnceleme Dilekçeler verilmesinden sonra yargılamamıza getirilen bir yenilik olarak ön inceleme kabul edilmiştir .

Geçen haftaki “Söz Söz” başlığı altında belirttiğim tüm uyuşmazlıklar dışındakiler, yazılı yargılama usulüne tabiidir.

Barış Manço da ne diyor YAZ DOSTUM !!!

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

SİYAH TELAŞ SÖYLEŞİSİ

simsiyah

1-Gizem Hanım, “Siyah Telaş” ilk romanınız. Aşk romanı gibi görünse de bir kadının hayat içindeki mücadelesi ve yaptığı yanlışlıkları da görüyoruz. Başından yanlış başlayan bir ilişki gibi okunuyor. Yarattığınız kahraman neden böyle bir yanlışın peşinde ısrar ediyor?

Etrafımız yanlış ilişki dolu. Ben romanda çok aşık ve tutkun bir kadının, kendisine hiç uygun olmayan bir adamın hayatında yer edinebilmek uğruna girdiği savaşlardaki mücadelesini kaleme almaya çalıştım.  Duru, Sedat’ın hayatında asla geçici bir role sahip olmak istemiyor ve bu arzu uğruna tüm gençliğini feda etmeye hazır.  Sedat’ı kendi aşkı ve tutkusuyla besleyerek kendisine bağlamaya çalışıyor.  Okuyucu tarafından bir nevi “obsesyon” “takıntı” olarak bile algılansa; aslında “aşkın” taa kendisini anlatmaya çalışıyorum.  Aşk,”sahip olmak ister” çünkü; tüm zorluk ve sıkıntılara rağmen…O yüzden Duru için yanlış da yok zaten … sadece ısrarla aşkının peşinden gitme durumu var.

2-Açıkçası şunu da görüyoruz romanda. Bir kadının her şeye rağmen büyük bir mücadelesi de var. Tutunma gibi, ayakta durma gibi, güçlü olma gibi. Ancak söz konusu aşk olunca bu mücadeleden de vazgeçen bir kahraman var… Aşkın hikmetinden sual olmaz sözünden yola çıkarsak, bunları normal mi görmek gerekiyor?

Elbette normal.  Herkesin başına gelebilir.  Romanımda asla vazgeçmek yok, bu arada.  Sedat da, Duru da kendilerine göre aşklarının peşinden  asla vazgeçmeden büyük bir ısrarla gidiyorlar hem de koşarak… sedat da Duru’dan aşağıda ya da geri de kalmıyor, o da tüm engelleriyle koşuyor.

3-Kendisine değer verilmeyen, yeri olmayan bir aşkın ısrarı oldukça yakıcı oluyor. Neden böyle bir yangının içine kendisini atar Duru?

Şöyle cevap vereyim size, “Hayatta “Aşk” kadar güçlü bir duygu var mıdır?”.  Aşk, insanın gözünü kör edebildiği ölçüde, gerçeklerden uzaklaştırabildiği ölçüde aşktır.

4-Siyah Telaş ile özellikle genç kızlara ya da kadınlara mesajlarınız var gibi görünüyor. Kadınlar Siyah Telaşı nasıl okumalı?

“Pür dikkat” .  Zira, aşk bu adamı da yakar daha da çok kadını.  Zira biz kadınlar, duygusal yaratıklarız.  Kadınlar, Siyah Telaş’tan ders almalılar.  Aşk’ta biraz da mantık arasınlar ki, kalpleri, canları yanmasın ya da daha az yansın.

5-Dikkatimi çeken en önemli şey de kadının kadınla uğraşması. Aslında mağdur olan iki kadın var. Ancak ikisinin de hedefi kendileri. Bu bakış açısından ne zaman ve nasıl kurtulur kadınlar?

Hiç bir zaman. Neden mi? Çünkü, kadın kadının kurdudur.  Ortada bir adam var, ancak 2 kadın da bu adama sahip olmak istiyor.  Kadınlar, mağduriyetlerinin farkında değiller. Tek istedikleri, “o adam” yani romandaki Sedat. Sedat’a sahip olana kadar ve onun hayatındaki tek kadın olana kadar bu mücadeleleri devam edecektir.

6-Romanınız keyifle okunan, akıcı bir roman. Olumlu ya da olumsuz tepkiler aldınız mı? Vermek istediğiniz mesaj okuyucuda da karşılığını buldu mu?

Tepkiler genelde olumlu.  Zira, bu roman benim ilk romanım öncelikle medeni cesaretimi kutluyor, olumlu düşünen okuyucularım.  Bence okuyucularım vermek istediğim mesajı aldı.  Zaten, romanımı da; aşkı ve tutkuyu seven ve bu 2 duyguyla yaşayan herkese adıyorum. Akıcı bir roman olduğunu söylüyorlar aslında, şu anda anımsadığım olumsuz eleştiri ise; ana karakter Duru’yu yerden yere vurduğumu ve bir anlamda acımasızca yazdığımı söylüyorlar.  Tabii bunu diyenler genelde feminist okuyucularım :)) Benim hep erkeği haklı gören yapımdan ötürü zannedersem.  Herkesin romanımı severek ve keyifle okuması dileklerimle….Belki bir gün de “Beyaz Telaş” ı yazarım, kim bilir 🙂

https://www.youtube.com/watch?v=zCdSJVYqBXc

Söyleşi Sorularını Hazırlayan: Deniz Bulut’a teşekkürlerimle

Saygılarımla

Avukat / Yazar Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

SÖZ SÖZ SÖZ SÖZ SÖZ !!!!

Vee gelelim, sözün söz olduğu, tanık beyanlarının önemli yer tuttuğu; benim üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığım güzide iş davalarının tabii olduğu Basit Yargılama Usulünün özelliklerine:

Basit yargılama usulünde taraflar; dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek zorundadırlar. Ayrıca, tüm delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.

Basit yargılama usulüne tabi davalarda mahkemeler, mümkün olan durumlarda, tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. İ ddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.

Basit yargılama usulünde, daha önce karar verilemeyen hallerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.

Basit yargılama usulünde mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hallerde, hakim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir.

adliye_1

Bana sorarsanız, hangi uyuşmazlıklar Basit Yargılama Usulüne göre görülür diye ; hemen belirtiyeyim üstadlar!: sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işler, doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda kanunun mahkemeye takdir hakkı tanıdığı dava ve işler, her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler, yukarıda belirttiğim gibi hizmet ilişkisinden doğan davalar, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz raporlarının alınması,  konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin açılacak davalar, Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler ve diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler.

Not: Önümüzdeki haftaya da, yazılı yargılama usulüyle ilgili bazı önemli bilgilere yer vereceğim köşemde. Ayrıca,bu konularla ilgilenmeyen ve bu konulardan sıkılan okurlarım için de,  köşemi keyifle okumalarını sağlayabilmek için, satış grafiğinden memnun kaldığım “Siyah Telaş” isimli romanıma ilişkin yaptığımız bir söyleşiyi yayınlayacağım.

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog