Her neye kadirse, dün yani pazar akşamüzerinden beridir ağladım da ağladım. Durmak bilmedi gözlerimden akan yaşların miktarı… Ağladım durdum, sonra bir daha ağladım. Biraz cam açtım daha derin nefes alabilmek için. Sonra içime çektiğim oksijen miktarının fazlalığından mıdır bilmem, gözyaşlarım artmış olarak yine ağladım. Sonra Allah’a dua ettim. Ancak, ağlama miktarım ve sıklığım o kadar artmıştı ki, kalbimin hızlı atışından hıçkırık da başlamış oldu. Yan komşular dinliyor olsaydı herhalde birinin beni boğazladığını felan düşünürlerdi. Sabahı zor ettim. Bu kadar ağlama heveslisi ve sulu göz olduğum söylenemez gerçi; ama demek ki öyleymişim. Ya da birikim olsa gerek.. Hem insanoğlu adına, hem de bireysel bir takım hüzünler hepsi karıştı.. Dün sabah rahmetli dedemin mezarını ziyaret etmiştim; sanırım bu ziyaret beni etkilemiş olmalı…. Hayatı düşündüm. Üzüntüleri… İsteyip de yapılamayanları…. Kalp kırıklıklarını…. Her şeyi… Düşündüğüm güzel hiç bir şey yoktu… Tüm ağlamam kesilene değin… Mezarda usul usul yattığını gördüğüm ve bana çok düşkün olan dedeciğimin mezar taşına bakarken içimden şunu söyledim “Dede, kalk bak ben kocaman kız oldum. Hayatı öğrendim. Hayat toz pembe hiç değilmiş dede! Çok zormuş… ”
Bu ağlama seanslarım sabah 7’ye doğru son buldu. Hayatın rutini ve yapmamız gereken işler, adliye koşuşturmaları ve Müvekkillerin derdine derman olma arzu ve yükümlülüğüyle yeni haftaya başladık hayırlısıyla…
Hayatı ve üzüntüleri düşündükçe hayatın geçmeyeceğini ve bir o kadar da kahır ızdırabıyla geçirmenin ruhumuzda derin yaralar ve hastalıklara mani olacağını bilen insanoğlu elbette gülmek de istiyor. Hadsizce atılan kahkahalar da sanırım bunun için, üzüntülere meydan okumak için; sanırım spor aktivetelerinin varlığı ve hobilerin var olma sebebi de bu üzüntü ve ızdıraplarla savaşma mantığı..
İnsanoğlu her üzüntüsünü, sıkıntısını ve kederini bir şekilde bilinçaltına değil bence arkasına atabilmeyi bilmeli. Mutlu olmanın yollarını mutlaka; ama mutlaka bulmalı ve çevresindeki eşini, dostunu, arkadaşlarını ve en önemlisi de hayat arkadaşını doğru seçebilmeli. Ama en başında da kendi kendine yetebilmeli. Kendi kendine öz saygını tutabildiğin ölçüde ve hayata karşı başın dik durduğunda; senden güçlü insan olmuyor ve o derece de başkaları için saygın kişilik kazanmış oluyorsun… Arada bir de böğürürcesine, hatta haykırırcasına, anırırcasına ağlamak gerekiyor. Allah büyük dertler çaresizlikler vermesin…
Bu arada, tüm İslam Alemine Hayırlı Ramazanlar Dilerim …
İyi Haftalar
Saygılarımla,
Avukat / Arabulucu Gizem Tan
gizem.tan@dgtanhukuk.com
twitter@avukatgizemtan
http://dgtanhukuk.com/blog