İnternet Kullanımında Hukuken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar; Suçlar ve Cezalar

İnternete girmeden geçirebildiğiniz bir gün oluyor mu? Ya da olabiliyor mu?

Şahsen benim hayır.  Belki de tek telefonuma ya da internete bakma gereksinimi duymadığım tek yer, yolculuk esnasında ya denizde ya da havada olduğum zamanlarda.. o da çok nadir… Her yerde telefonlar ve bilgisayarlar her yerde internet ..

internet

İnternet hukuku derslerine ben üniversitede hukuk fakültesinde okurken hep burun kıvırırdık; ancak epeydir ve şimdilerde hayat ve teknoloji gösteriyor ne kadar mühim olduğunu.  Peki hiç merak ettiniz mi, Facebook ve Twitter gibi gerek sosyal içerikli gerekse de başka amaçlı milyonlarca internet sitelerini ziyaret ediyoruz her gün; sizce ne gibi hukuki noktaları / sorumlulukları barındırıyor bu siteler kullanıcılar için? Aslında doğru soru bu olmadı.  Soruyu şöyle sormalı.. İnternet siteleri kendilerini kullanıcılarından korumak için ne gibi önlemler, gardlar alıyor biliyor musunuz? Tabii bu cevabı tamamen 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçların Mücadelesi Hakkındaki Kanuna göre vereceğim.  Kanun çok fazla ayrıntılı olmamasına rağmen öne çıkan başlıkları şu şekilde sıralamam mümkün.

1- Reklam ve Telif hakları konusu

2-Suç Teşkil eden Eylemler

3- Emniyet konusu ki buna izin verilmeyen ticari iletişimler (spam gibi)  ve virüs ve başka kötü niyetli kodlar ve Nefret söylemi, tehditkar veya pornografik nitelikli ya da şiddeti teşvik eden, çıplaklık ya da görsel veya keyfi şiddet içeren içerikler dahil.  Peki bunların kapsamı nedir? Merak edenleriniz oluyor mu?

3-Kayıt ve Hesap Güvenliği

4-Diğer Şahısların Haklarını Korunması Konusu ki, buna başkalarına ait haklar ya da yasaları ihlal eden herhangi bir içeriğin paylaşılmaması konusu ve  başkasına ait telif hakkının ihlali durumunda ne olacağı ve ihlal eden kullanıcının ya da buna izin veren internet sitesi sahibinin diğer adıyla yer ve içerik sağlayıcısının ne gibi yaptırımlara tabii olacağı konuları dahildir.  Sizce bu yaptırımlar, para cezası mı oluyor, hapis cezası mı?

Eee, internet bu son derecede kaotik ortam.  Artık Türkiye’de de  IP adresinin tespiti de, internet trafiğinin takibi ve hukuken gerekli diğer takiplerin hepsi mümkün olduğuna göre, internet alanında suç ve ceza konularını hepimizin bilmesi bir gerekliliktir.  Madem internete yapışık yaşıyoruz, sonuçlarına da katlanmalıyız.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi istemeniz durumunda bana aşağıdaki email adresimden ve iletişim bilgilerinden ulaşabilirsiniz. İyi Haftalar Dilerim

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

Hisse Senetlerinin Sağladığı Haklar

Gelelim Hisse Senetlerinin Sağladığı Haklara …

Hisse senetleri,  bir anonim ortaklığın sermayesini temsil etmektedir. Hisse senedi sahipliği ise “ortaklık” anlamına gelir ve Ticaret kanunu kapsamında,  pay sahipleri şirketin genel kurul kararı ile net karından dağıtmaya karar verdiği kısmı payları oranında katılma hakkına sahiptir. Kar payı kazanılmış bir haktır, fakat sınırlandırılması mümkündür. Sınırlandırma alınacak kar payı miktarını azaltacak uygulamalar anlamına gelir. Halka açık ve borsada işlem gören işletmeler karlarını nakit ya da bedelsiz pay olarak dağıtabilirler. Kar dağıtımı prensip olarak zorunludur.Pay sahipleri, şirketin yeni çıkaracağı paylardan, payları oranında alma hakkına sahiptir. Özet olarak pay sahibi, şirketin bedelli sermaye arttırımında yeni pay dağıtımında öncelik hakkına sahiptir. Rüçhan hakkı pay sahiplerinin en önemli hakları arasında olup belirli koşullarda sınırlandırılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Rüçhan hakkı en az 15 gün içinde kullanılmalıdır.Rüçhan hakkı devredilebilir.

Bir şirketin sona ermesi ve tasfiye edilmesi durumunda, her pay sahibi, tasfiye sonucu kalan bakiyeye payı oranında katılma hakkına sahiptir.Pay sahibi, yönetim kurulunun seçilmesi gibi genel kurulun vereceği tüm yönetim kararlarına katılabileceği gibi seçilmek vasıtasıyla yönetim kurulunda görev alabilir.Her bir pay en az bir oy hakkına sahiptir. Genel kurulda oy verme hakkı kazanılmış bir haktır. Her payın karşılığındaki oy hakkı artırılabilir, bir paya en fazla 15 oy hakkı tanınabilir. Oy hakkı kısıtlanamaz, fakat anonim şirketler esas sözleşmelerinde belirtilmesi kaydıyla kar payı imtiyazı sağlayarak oydan yoksun pay senedi ihraç edebilirler. Mali tablolar da dahil olmak üzere şirketin faaliyetlerinde herhangi bir şüpheli durum gören pay sahibi konu ile ilgili açıklama isteme hakkına sahiptir. Bilgi alma hakkı şirket sırlarını kapsamaz. Pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkı kaldırılamaz ve kısıtlanamaz. Bu arada, pay sahipleri, bilgi alma ve inceleme haklarını kullandıkları durumda ve pay sahiplerinin oy kullanma hakkı gibi bir hakkı kullanmaları için gerekli olduğu durumlarda belirli bir olaya ilişkin özel denetçi talep edebilirler. Özel denetçi talep edilebilmesi için herhangi bir pay sınırı bulunmamaktadır, tek bir pay sahibi bile özel denetim talebini gündem dışı olsa dahi genel kurul kararına sunabilir. Genel kurulun onayı ile beraber asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi talep edilebilir.

Pay sahipliği, sağladığı hakların yanında şirkete karşı bazı yükümlülükler de getirmektedir. Ne duruyoruz o zaman, hali vakti yerinde olan hisse senetlerine yatırım yapsın o zaman ….

hisse

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

Yandım Anam Yandım !!!

Yandım anam yandım … Bilmemdir kaç saat oldu, böyle oturuşum. Deniz bana ben denize baktım, iç geçirdim, arada bir de aklıma gelip beni sinir eden şeylere küfrettim de durum, söylendim de durdum, dövündüm de durdum. Sonra baktım ki saate; 2 saate yakın olmuş, geleli.  Artık kalkmam gerektiğini farkettim.  Bacaklarımdan, kalça kadar her yerimin karıncalandığını, uyuştuğunu farkettim.  Bir bitkin, bit bitkin; tükenmişlik anlatamam ki anlatamam.  Bilahere, dedim kendi kendime “Allah’ım bu mudur yani, gözünü sevem bana enerji ver kalkayım şu sandalyeden içim geçe geçe nereye kadar? İşim var, gücüm var; bu tükenmişlik de nereden geldi şimdi hem de bu kadar güzel ve de ulvi bir manzaranın karşısında …. Biraz daha istifimi bozmadan oturmaya devam ettim etmesine daha sonraysa allem ettim, kallem ettim bir şekilde kalktım. Kalktım ve eski mooduma geri dönmeye çalıştım.  Yürüyerek geldiğim deniz kenarını koşarak terkettim.  Hatta deşarj olmak için spor yaparken komik komik hareketler  sergileyenler gibi nağralar atarak gittiğim bile söylenebilir.  Uzun lafın kısası her şey insanlar için.  üzüntüler ve sıkıntılar da.  Ancak Allah insana taşıyabilceğinden daha büyük acılar yaşatmasın.  Eğer yaşatıyorsa da işte bu zor olan.  O yüzden derler ya zaten Allah iyi şans kader kısmet versin diye…

gizemcik_1

 

Bu bitkinlik hali bana mobinge uğrayan ve tükenmişlik sendromuna yakalanan işçileri anımsattı.  Zira, mobbing davaları da o kadar gündemde ki, bende ekseri bu konuyla ilgili okurlarımdan çeşitli sorular alır oldum.

Mobbingin tanımını hatırlarsak; mevcut gücün ya da pozisyonun kötüye kullanılarak;  psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, aşağılama, tehdit vb. şekillerde tecelli eden duygusal bir saldırıdır. Kişinin saygısız ve zararlı bir davranışın hedefi olmasıyla başlayıp; işverenin ima ve alay ile karşısındakinin toplumsal itibarını düşürmeyi de içeren saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır. Yaş, cinsiyet, ırk ayrımı olmaksızın kişiyi iş yaşamından dışlamak amacı ile kasıtlı olarak yapılır. Mobbing uygulayan kişiye “ tacizci ”, mobbinge maruz kalan kişiye ise “ mağdur ” denir.

Mobbinge maruz kalan kişiler gördükleri zararın büyüklüğü ve etkisiyle, işlerini yapamaz duruma gelmektedirler. Konu ile ilgili yapılan araştırmalar göstermiştir ki, en kısa mobbing süresi 6 ay, genelde ortalama süre 15 ay, sürecin kalıcı ağır etkilerinin ortaya çıktığı dönem ise, 29-46 aydır. Hangi işyerlerinde ve hangi kişilerin mobbinge uğradığına bakıldığında araştırmalara göre kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, öncelikle sağlık ve eğitim sektöründe yaygın olduğu ve özellikle de üniversitelerde bunun çok daha sıklıkla yaşandığı görülmektedir.Mobbing şu şekillerde görülebilir: Üst konumda yer alanların astlarına yönelik olarak gerçekleştirdikleri psikolojik taciz vakalarıdır. Üstler sahip oldukları kurumsal gücü, astlarını ezerek, onları kurumun dışına iterek kullanması;

İşyerinde psikolojik tacizin fail veya failleri mağdur ile benzer görevlerde ve benzer olanaklara sahip, aynı konumdaki iş arkadaşlarıdırlar. Örneğin; eşit koşullar içinde bulunan çalışanların çekememezliği, rekabet, çıkar çatışması, kişisel hoşnutsuzluklar gibi; ayrıca çalışanın yöneticiye psikolojik şiddet uygulamasıdır. Nadir görülen bir durumdur. Örneğin, çalışanların yöneticiyi kabullenememesi, eski yöneticiye duyulan bağlılık, kıskançlık gibi…

Mobbingin Aşamalarıysa Şu Şekilde Olabilir:

– Çatışmanın çözümlenmeyişi

– Mobbingin başlaması (ruhsal ve fiziksel sağlık etkilenir)

– Mobbingin şiddetlenmesi (performansın düşmesi)

– Mobbingin iyice yoğunlaşması (istirahat, rapor, işe geç kalma)

– Yoğun mobbingin devamı (hastalık işin önüne geçer)

– Hastalık, istifa, uzaklaştırma vs…

Tükenmişlik Sendromu Olmayan Günlere Diyelim….

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

Dilekçe Yazımında Şekli Düzenlemeler

Yazıyoruz ama nasıl yazmalıyız ?

Avukatlar için dilekçeler mühim.  Sıkıntılarımızı dilekçelerde ifade edebildiğimiz ölçüde duruşmalarda sözlerimiz önem kazanabiliyor; müvekkil adına anlatmamız gerekenler önem kazanabiliyor… Dilekçede, Yargıtay kararları ve olabildiğince çok ve etkili delillerle ve esasının incelikleri bir yana; gelgelelim avukatların dilekçe yazarken şekil konusunda nelere dikkat etmeleri gerektiğine:

Dilekçelerde kullanılacak yazı tipinin öncelikle akıcı bir şekilde okunması mümkün olan türde olması gerekir. Yazı boyutu için en uygun boyut 12 puntodur ve şahsen benim kullandığım yazı karakteri de Times New Roman’dır .

Dilekçeyi, bold (kalın) seçimle ortalamalı; davacı, davalı, dilekçe konusu, talep gibi başlıkları yine bold seçimle kalınlaştırılmalıdır, bu şekil dilekçeye hem görsel değer katacaktır, hem de dilekçeyi okuyacak kişinin işini kolaylaştırır. Yine yazıyı hizalamalar, dilekçelerin görselliği için oldukça önemlidir.

Eğer dilekçenin ilk sayfasında antetli kağıt kullanılacaksa da başlık ile antet arasındaki mesafe göze en uygun gelecek şekilde ayarlanmalıdır.

Dilekçede ad ve soyadların yazımında, adların baş harfleri büyük, diğerleri küçük, soyadın ise tamamının büyük yazılması da uygun olacaktır. Dilekçenin sağ ve solundaki boşluklar eşit mesafede olur ve yazılar iki yana yaslanırsa, dilekçeniz göze daha çok hitap edecek bir görüntüde olacaktır.

Uygulamada genellikle UYAP üzerinden dilekçe göndermek, işleri hızlandırmakta etkili ise de, size tavsiyem , aynı dilekçenin, antetli kağıda da hazırlanarak dosyaya sunulması faydalı olacaktır.

Bir şeyin şekli güzelse; devamı da güzel olur aynı böyle bir manzarada uyanmak ve hayata kaldığın yerden başlamak gibi….

huzur

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan