Arayan Bulur !

Yeni yaşıma girdim bile bu hafta, valla 31 oldum bile çoktan. Zira; benim için daha yolun yarısına çok var denilebilir, ancak yine de yaşlanıyor olabilir miyiz acaba? Daha bir duygusal, daha bir duyarlı, daha bir aileye özlem, daha bir sevdiklerime bağlılık, hayat epey dingin benim tarafımda anlayacağınız. Burgazada, Büyükada derken epey bir adalı oldum çarşambadan bugüne değin. Ada bir huzurlu, bir huzurlu. Kimse bir şeyi dert etmiyor. Husumet kişiler arasında neredeyse yok denecek kadar az. İnsanlar konuşarak problemlerini hallediyorlar. Mahalle kültürü ağır basıyor, şehirli olmanın yozlaşmış olma bedelini ödemek de zorunda değiller gibi. Biz şehirliler, aslında farkında değiliz ancak şehirde yaşıyor olmanın ağır bedelini fazlasıyla ödüyoruz, yazları ya da fırsat bulduğumuz diğer zamanlarda da ilkel ancak huzurlu yerlere tatil amaçlı da olsa kaçmak isteyişimiz de belki tam bu yüzdendir.

adamasa

Hukuk ve kanun ihtiyacı; kargaşadan doğar. Bir yerde huzursuzluk, arbede varsa; o yerde mahkemeler ve hukukçu olmalı. Kişiler kendi husumetlerine çözüm bulamayıp, bir üçüncü kişinin müdahalesine gereksinim duydukları anda orada adliyenin olması şarttır. O gün bir okurum “arabuluculuk” la ilgili yazımda bana şöyle bir anlama gelen tweet göndermişti. “ Arabuluculuk, kadılıktır”. Hatta beni de eleştirmiş arabuluculuğu övdüğüm için.  Bu iddiayı, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk yasası daha tasarı halindeyken CHP de getirmişti. Ben de bu vesileyle, kadılıkla arabulucu arasındaki farkı tarif etmeyi isterim.

Osmanlı döneminde kadılar, yargıyı sağlardı, belediye başkanlığı yapar, kamu görevlileri hakkında rapor düzenlerler, merkezden gelen emirleri duyururlar ve sözleşmeleri onaylarlardı. Yani, bir hakim gibi gerek adaletin gerekse de hakimin yaptığı görev gibi, haklı ile haksızı tayin ederlerdi. Oysa ki, Türkiye’de benim gibi arabulucular; hukuki uyuşmazlıklarda hiç hakim gibi yargılama yapmaksızın sadece tarafların kendi iradeleriyle buldukları çözümlerle sözleşme hazırlarlar ve bu sözleşmeyi mahkemeden şerh almak üzere mahkeme kalemine sunarlar. Yani arabuluculuk, kadılık demek olmuyor. Bu arada, vatandaş için de ücret tarifesi çok uygundur, Baro’nun sayfasından teyit edebilirsiniz. Hatta daha da ilgilenenlere, benim 1,5 yıl önce düzenlediğim sempozyumun videosunu web sitemden izlemelerini öneririm.

Valla ne diyeyim arayan bulur, ben kendi hayatımda huzur arıyordum ve Allah’a şükür ne diyeyim; huzuru da buldum denebilir; Allah korusun… Hukukta da huzur olsun. Arabulucular çoğalsın, topluma barış gelsin; milleti kendi çözüm önerilerini getirecek kıvama ulaştıralım dilerim.

Adliyedeki arbedeler, insanlar arasındaki huzursuzluklar, siyasi gerilim ve kanunlardaki yetersizlikler de aynı benim gibi huzura kavuşsunlar.  Uyuşmazlıklar, uzlaşmayla giderilsin.  Yeter ki giderilsin bu anlamda bir kısım zümrenin arabuluculuğa “kadılık” ismini de vermesi bence hiç önemli değildir.   Kavram karmaşasından ziyade huzura bakalım.  Kanunlarımız, rekabetçi ortama ayak uydurup daha da çağdaşlaşmalı ancak önce zihniyet devrimi !

Huzurlu bir hafta dilerim.

Saygılarımla

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

Sosyal Medyada Paylaş