Aşk Mağdurları İçin Yukarı Tükürsen Bıyık Aşağı Tükürsen Sakal

Efenim, bu haftaki yazıma neden böyle bir başlık attığıma gelince..

Hemen söyleyeyim… Bu yıl yine Antalya Portakal Film Festivali ve diğer ulusal ve uluslararası Film Festivalleri için polisiye tadında bir kısa film için kolları sıvamış bulunuyorum.. Anımsarsanız, getiğimiz yıl da katılmıştım. Bu yıl ki başka olacak, zamanı gelince buradan daha ayrıntılı yazacağım. Buradan yılların tiyatrocusu aynı zamanda hukukçu kimliği olan, beni çocukluğumdan beri tanıyan ve tiyatro, sinema aşkımı bilen ve beni destekleyen; aynı zamanda çok başarılı bir avukat olmamı isteyen Sayın Metin Akpınar’a teşekkürlerimi sunuyorum. 5 gün önce kendisiyle kısa filmim üzerine sohbet etme şansım oldu ve değerli fikirlerini aldım. Kendisini merak edenlere söyleyeyim, hala son derecede parlak bir zekası ve sanatçı ruhu var, yıllar kendilerinden hiç bir şey götürmemiş, eksiltmemiş. Hala kendisini izlediğimiz Türk filmlerindeki gibi neşeli, muazzam espri kabiliyetine haiz ve en önemlisi kibar ve anlayışlı, tiyatro üstadı ve sanatkar…

Filmimin senaryosu için bu sefer profesyonel bir ekiple çalışıyoruz, geçtiğimiz yıl daha amatör bir çalışma yapmıştık (merak edenler için google’a “Onu Araken Gizem Tan” diye yazınca 1 dakikalık bir trailer çıkacaktır buradan izleyebilirler) . Filmimizin kısa özetini sorarsanız ki daha çok ham, aşık bir kadın cinayet işliyor ve aklını kaybetmiş bir şekilde kendisini küvette buluyor. Kendisini öldürmeden, cinayeti işlediği ve hala çok aşık olduğu adamın bedeniyle konuşuyor sanki hiç öldürmemiş gibi. Ayrıntıları sonra paylaşmak isterim sizlerle… Hobi niyetine yürüttüğüm sinema çalışmalarımdan yönetmen ve yapımcı arkadaşlarım dahil bıktılar, zira hepsinden daha çok fikir üretebildiğim ve çeşitli senaryoları profesyonel senaristlerden daha hızlı bitirebildiğim için kıskanıyorlar olsa gerek :))) şaka şaka, latife yapıyorum. Ben , bu gidişle ölene kadar her yıl minimum 1 festivale katılırım gibi; hatta sizlerle “gofretine” iddiaya girelim, tüm festivallerden birer tane ödül toplayabilecek kadar başarılı polisiye kısa film senaryoları üreteceğim; zira vakit bulursam uzun metrajlı da olabilir neden olmasın ?

S izce aşktan öldürmek mi daha iyi, ölmek mi?

Bence, ikisi de değil…

Hiç ayrılmazlar dediğim bir çifti daha boşuyorum. Anlaşmalı boşanma ancak, başında çekişmeliydi hem de ne çekişme. İnsan bu kadar çok boşanma görünce ve hırpalanan tarafları diyor ki, “Evliliği kendim için istemiyorum.” “Ayrılmayı kendim için istemiyorum” ve en tuhafı ne biliyor musunuz “Aşkı kendim için istemiyorum”…

Boşanma oranlarının bu kadar yoğun olduğu ülkemizde, evlenmekten ve aşktan korkmamak mümkün değil. Bakın, aşağıda evli olanların, evliliklerine verdiği puanlara ilişkin bir anket….Ya siz olsanız kaç verirdiniz?

evlilik_1

Aldatılma ya da diğer müşterek hayatı imkansız yapan sebeplere neredeyse her evlilikte rastlanılıyor ve neredeyse her evlilikte tatsızlıklar olabiliyor; ayrıca her ilişkide olduğu gibi evliliklerde de mutlaka taraflardan biri diğerini daha çok seviyor ve daha aşık oluyor; ve ilişki tam normale girdiğinde ve sorunlar biraz geride bırakılıyor gibi olduğunda mutlaka o diğer az seven tarafın büyük bir falsosuyla darmaduman oluyor evlilkler. Sıkıyorsa o daha aşık ve seven taraf ki, bu da genelde kadın oluyor, ayrılığa ya da boşanmaya ikna olmasın diğer taraf burnundan kan getiriyor…

O yüzden, çekişmeli boşanmaları azaltabilmek ve tarafları “anlaşmalı” boşanmaya ikna edebilmenin bir diğer yolu da; aşık ve daha çok seven tarafa karşı tarafın evliliği bitirmede ve ayrılmada kesin kararlı olduğunu anlatabilmek ve uzlaşmaya davet edebilmektir. Yani fazla aşık ve evliliğin devamını direten tarafa “bu aşkından vazgeçmesini” kabul ettirebilmek ve işi yokuşa sürmeden, kendi haklarını da güvence altına almasına destek olacak bir avukatı temin ederek, bekar hayatında başarılar dilemektir; zira “uzlaştırıcı kimlik” bunu gerektirir…

Aksi takdirde; hele ki karşı taraflar bir inatlaş; bir seni istemeyene kendini yamamaya kalk bak o zaman görürsün anyayı konyayı…Boşanmazsan,; karşı taraftan nafaka dahil alamazsın; eğer karşı taraf ekonomik anlamda daha güçlüyse ve bir de çocuk varsa ortada hele bir de 3. Kişiler; işte savaşı o zaman gör…Çocuk ayrı hırpalanadursun, sen ayrı…

O yüzden boşanmaya maruz kalan ve karşı tarafın daha az aşkı ve sevgisizliğine maruz kalan taraflar; bırakın şu inadınızı; onurunuzu ve gelecek günlerinizi  kurtarın, yeniden sevin, aşık olun; bırakın karşı tarafın sizi sevebilme ve yeniden daha çok aşık olabilme ihtimalini; bırakın kendinizi aşkınız için hırpalamayı ve öldürmeyi; ve bırakın karşı tarafın gırtlağına yapışıp; karşı tarafı öldürmeyi; anlaşmalı boşanmaya yanaşın…. Akan su yolunu buluyor elbette…bulacaktır da….

Saygılarımı sunar güzel ve aşk dolu bir hafta dilerim….

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

twitter @avukatgizemtan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

Sosyal Medyada Paylaş