Depremde Oluşan Zararlardan Devletin Sorumluluğu

Sevgili Okuyucularım,

Bir önceki yazımda depremlerde müteahhidin cezai sorumluluuna değinmiştim.  Bu yazımda ise idarenin yani devletin sorumluluğuna değineceğim.

Depremde oluşan zararlardan devletin sorumluluğunun doğup doğmayacağı, somut durumun özelliklerine göre değişiklik gösterir. Devletin sorumluluğu, depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve depreme ilişkin gerekli önlemleri almaması hallerinde ortaya çıkacaktır. Yani devlet, depreme ilişkin vazifelerini yerine getirmeyip gerekli önlemleri almaz ise ve bu nedenle deprem sonrasında zarar ortaya çıkarsa bu zararlardan sorumlu tutulacaktır.

Devlet, depremden etkilenecek binaların tespitini yaparak boşaltılmasını, binaların inşasında depreme dayanıklı inşa edilmesini, hasarlı ve dayanıksız binaların yıkılmasını sağlamalıdır. Ayrıca mevcut fay hatları üzerine bina inşa edilmesine engel olmalıdır. Vatandaşları bilgilendirmek için eğitimler düzenlemelidir.  Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde devletin hizmet kusuru gündeme gelir. Bu durumda, depremde oluşan zararlardan devletin sorumluluğu ortaya çıkar ve devlet, hizmet kusurunun sebep olduğu zararları gidermekle yükümlüdür.

Devletin gerçekleştirdiği kamu hizmetinin kötü işlemesi, hizmetin zamanında yapılmaması veya kamu hizmetinin hiç yapılmaması durumlarında oluşan duruma devletin hizmet kusuru denir. Devlet, hizmet kusuru nedeniyle sebep olduğu zararları gidermekle, tazmin etmekle yükümlüdür. Devlet tarafından yapılan hizmet kusuru nedeniyle kişiler, maddi veya manevi olarak zarara uğrayabilirler. Bu durumda idarenin hizmet kusurundan doğan sorumluluğu söz konusu olur. Bu sorumluluğa başvurmanın neticesinde, zarara uğrayan kişiler tam yargı davası açarak, hizmet kusuru nedeniyle oluşan zararların tazmin edilmesini talep edebilirler. Deprem durumunda idarenin hizmet kusurlarına örnek olarak, deprem kuşağında yer alan bölgede yürütülen faaliyetlerde idarenin depreme karşı hazırlıklı olmaması, bu bölgelerde yapılan binaların denetim ve kontrollerinin eksik yapılması verilebilir. Ancak depremlerde, tek sorumlunun idare olduğunu söylemek doğru olmaz. Binayı yapan inşaat firması, binanın müteahhidi gibi binanın yapılması aşamasında yükümlülüklerini yerine getirmeyen diğer ilgililerin de deprem nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu tutulması olasıdır.,

Deprem sebebiyle oluşan zararlardan devletin sorumluluğunun doğabilmesi için gerekli şart, devletin depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmasıdır. Devletin, deprem meydana gelmesi halinde muhtemel zararları en aza indirmek için çeşitli yükümlülükleri vardır. Yükümlülükler yalnızca deprem öncesi ile ilgili değildir. İdarenin deprem sonrasında da çeşitli yükümlülükleri mevcuttur. İdarenin depreme ilişkin yükümlülüklerinden bazıları şu şekildedir:

  • Yerleşme yerlerindeki yapıların yapı ruhsatının alınarak, 3194 Sayılı İmar Kanununa uygun yapılmasının sağlanması,
  • İdarece Kanun ve Yönetmeliklere aykırı bir yapılaşmanın tespit edilmesi halinde bu inşaatın gecikmeksizin durdurulması,
  • Deprem bölgelerinde yapılacak binaların 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun dikkate alınması,
  • Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik uyarınca, bu bölgelerde yapılacak binaların depreme dayanıklı olarak tasarlanmasının sağlanması
  • Belediye, mülki idare amirleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın mevzuat düzenlemelerine aykırı bina yapılıp yapılmadığına ilişkin denetleme yapması,
  • Depremin meydana gelmesinin ardından gecikmeksizin kurtarma çalışmalarına başlanılması, yaralanmış olanların tadavi edilmesi, yangın meydana geldiyse buna ilişin söndürme çalışmalarına başlanılması,
  • Depremin vuku bulmasından sonra Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun davranılması,

Devletin depreme ilişkin olan yükümlülükleri yukarıda sayılanlar ile sınırlı değildir. Kanun ve Yönetmeliklerde yer alan başka birçok yükümlülük düzenlemesi mevcuttur. Devlete karşı tazminat yani tam yargı davaları açılır.

Devlet, yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle zarar oluşmasına sebep olduğu takdirde, oluşan bu zararlardan sorumlu olacaktır. Ancak bazı hallerde bu sorumluluğun azalması veya ortadan kalkması söz konusu olabilir. Sorumluluğu azaltan ve ortadan kaldıran durumlar şu şekilde gösterilebilir:

  • Zararın oluşmasına sebep olan olayın mücbir sebep olması
  • Beklenmeyen bir durum nedeniyle zarar meydana gelmesi
  • Zararın meydana gelmesinde, zarar gören veya üçüncü kişinin davranışının etkili olmaması

Zararın oluşmasına sebep olan olayda; idarenin eylemi dışında gelişen bir nedenden olması, önceden tahmin edilmesinin imkansız olması, gerçekleşmesine engel olmanın mümkün olmaması durumları mevcut ise mücbir sebep söz konusudur. Bu durumların hepsinin aynı anda mevcut olması halinde devletin sorumluluğu ortadan kalkar.

Depremin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu bölgelerde, devletin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek buna ilişkin tedbir almaması depremin mücbir sebep ve beklenemeyen durum olma halini ortadan kaldırır. Bu durumda idarenin sorumluluğu azalmaz veya sona ermez.

Deprem sonucunda zarar görmüş kişinin veya üçüncü kişinin davranışları, zararın ortaya çıkmasına veya zararın etkilerinin artmasına sebep olmuşsa idarenin sorumluluğunun durumun koşullarına göre tamamen ortadan kalkması veya azalması söz konusu olabilir.  Örneğin, bina sahibinin yapı tadilat izni almadan yaptığı bölümlerin, depremde hasar görmesi sonucu binada yaşayan kişilerin eşyalarının zarara uğraması halinde, ortaya çıkan zararlardan idare değil, bina sahibi sorumlu olacaktır.

Devletin sorumluluğu değerlendirilirken depremin şiddeti de değerlendirmeye alınacaktır. Çok şiddetli bir depremde devlet, tüm yükümlülüklerine uysaydı dahi aynı sonuç doğacaktı denilebiliyorsa devletin sorumluluğu doğmaz. Ancak bunun tespiti çok zordur. Deprem çok şiddetli olsa ve zarar büyük olsa, devlet yükümlülüklerine uygun davransaydı zarar daha az olabilirdi denilebiliyorsa yine sorumluluk gündeme gelir.

Deprem nedeniyle zarara uğranılması halinde, zarar gören kişi tarafından açılması gereken dava,  yukarıda da belirttiğimiz gibi tam yargı davasıdır. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13’te belirtildiği üzere, tam yargı davasının açılma sebebi idari eylemler olduğundan dava açmadan önce eylemi gerçekleştiren devlete başvurmak zorunludur. Devletin depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi olumsuz eylem olarak kabul edilir. Bu nedenle deprem nedeniyle zarara uğranılması halinde öncelikle, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan idari merciye başvurarak, zararın giderilmesi talep edilir.

Deprem sebebiyle zarara uğranılması halinde, zarar gören kişi tarafından açılması gereken dava, tam yargı davasıdır. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13’te belirtildiği üzere, tam yargı davasının açılma sebebi idari eylemler olduğundan dava açmadan önce eylemi gerçekleştiren idareye başvurmak zorunludur. Devletin depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi olumsuz eylem olarak kabul edilir. Bu nedenle deprem nedeniyle zarara uğranılması halinde öncelikle, yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan idari merciye başvurarak, zararın giderilmesi talep edilir. Yetkili mahkemeye ilişkin düzenlemeye göre de, yükümlülüklerini yerine getirmeyerek zararın oluşmasına sebebiyet veren idari merciin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olur.

Deprem nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan tam yargı davası kabul edilebilir veya reddedilebilir.Davanın kabul edilmesi halinde, kişinin devletin eylemi nedeniyle zarara uğradığı kesinleşmiş olur. Kabul kararıyla birlikte, zararının ne şekilde giderileceği de ayrıntılı bir şekilde belirtilir. Davanın reddedilmesi halinde, kişi zarara uğramış olsa bile bu zararın idarenin eylemi nedeniyle oluşmadığı kesinleşmiş olur. Mahkeme tarafından verilen red kararı kesindir, aynı zarar sebep gösterilerek tekrar dava açılması mümkün değildir. İdare mahkemesi tarafından verilen red veya kabul kararına karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. İstinaf incelemeleri Bölge İdare Mahkemeleri, temyiz incelemeleri de Danıştay tarafından gerçekleştirilir.

Sorularınızı bekliyorum.

Saygılarımla

Av Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com