Sevgili Okurlarım,
Bu yazım özellikle sırtını eski zengin kocalara dayamış kadınları ilgilendirecektir. Ne diyordu Medeni Kanunun 175. maddesi : “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” . Bu hükme göre, süresiz olarak genllikle kadın boşandıktan sonra ölene kadar yoksulluk nafakası başlğı altında eski kocadan ödeme alabilecek ve hayat standartlarını huzura kavuşturacak, koruyabilecekti. Ancak Adalet Bakanlığı bu “süresiz” ödemeye bir sınır getirmeyi planlıyor. Buna göre de, bu maddedeki “süresiz” ibaresi kaldırılacak.
Bakanlık, “Yoksulluk nafakası”nı, koşulları olması halinde “en az 1 yıl” ve “en çok 5 yıl ile sınırlandırmayı” tartışıyor. Çocuksuz boşanmalara en fazla 1 yıl, çocuklu boşanmalara da yine dava açılış tarihinden itibaren yani tedbir nafakası süresi dâhil olmak üzere 3 ya da en fazla 5 yıl yoksulluk nafakası verilmesi planlanıyor. Ancak nafaka süresine dönük alternatifli çalışmalar yürütülüyormuş. Bunda da , çalışmayan ve sosyo-ekonomik durumu zayıf kadını mağdur etmeyecek şekilde ve de hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılması planlanmaktadır.
Nafaka süresinini bana soruyorsanız da, bu süreci belirlemek açısından Medeni Kanun’da bir takım kriterlere yer verilecek. Buna göre aile hâkimi, eşe “yoksulluk nafakası” verilmesini ve süresini takdir ederken “evliliğin süresi”, “ortak çocuk bulunup bulunmaması”, “kadının (eşin) yaşı”, “gelir seviyesi” ve “kusur durumu” kriterlerine bakarak nafaka süresini belirleyebilecektir.
Yani, bundan böyle nafaka belirlenirken, boşanan eşin (kadının) “kusur” derecesi önem arz edecektir. Kadının kusurunun % 50’den fazla olması halinde de hâkim nafaka ödenmemesine karar verebilecek. Yani, kadın artık, “ben kadınım, kanun önünde zaten mağdur tarafım, ödesin bana ne …” deyip sırtını sağlam kazığa bağlayamayacaktır.
Nafakanın maddi-manevi tazminatta olduğu gibi “az kusurlu” ya da “kusursuz eşe” verilmesi üzerinde çalışılıyor. Öğrendiğim kadarı ile, yoksulluk nafakası alan eşin mağduriyeti alınan tüm tedbirlere rağmen belirlenen 5 yıllık süre sonunda hâlâ devam ediyorsa devlet tarafından bir fon oluşturularak, nafakanın fondan karşılanması önerisi de bakanlığın çalıştığı konular arasında yer almaktadır.
Yani neymiş, kadınlar zengin koca peşinde koşacaklarına ekonomik özgürlüklerini ilan edip, altın bileziklerini kollarına takıp kendi kendilerine var olabilsinlermiş … neymiş, böylece yapacakları evliliklerden parasal beklentilerini kesmeli, ömür boyu tazminat ödemelerinin değil ömür boyu sürdürebilecekleri boşanmadan , mutlu olabilecekleri hayat arkadaşlarının peşinde koşmalılarmış ki topluma “para avcısı evlilikler” değil huzurlu ve mutlu evlilikler kazandırabilsinlermiş..
Kadın ya da erkek kim olursa olsun insana birtek kendinden fayda vardır, bunu hiç unutmamak gerekir … Zira, hayat tecrübelerim de bana bu sözümü doğrulatıyor hem bir kadın olarak hem de bir avukat olarak.
Ne diyor Hz Mevlana, “Küle döndüysen yeniden gül olmayı bekle !”
Saygılarımla,
Avukat Gizem Tan
www.dgtanhukuk.com