Okyanus ötesinde Amerika’nin New York Sehrinde Hudson River’a bakan otel odasinda buldum kendimi. Hem biraz kafa dinlemece hem de bildigim herkes ve rutinimden az da olsa uzaklasabilme amacli….
Ucaga öyle bir binisim vardi ki arkama bile bakmadim… Belki de kendimi bulmak icindi bu seyahatim kim bilir … Son 3 ayda hayatimda öyle bir temizlik oldu ki, hayatimin merkezine koydugum bir isim de dahil bana olumsuz enerji verdigini hayatimi adeta sömürdügünü zamanla anlayabildigim birkac kisinin de hayatimdan hic istemedigim sekilde cikip gittigini görmek canimi cok acitmisti kendime gelemiyordum bir türlü ……. Bu mu diyordum kendi kendime sectigin arkadaslarin dostlarin bu hiclikte kötülük ve bencillikte insanlari nasil hayatina alip bir de dostum sevgilim arkadasim diyebiliyorsun Gizem? …….. Bu sorgu suallerim birbirini yaz boyunca takip etti, taa ki lösemi hastasi amcama benden ilik nakli yapildigi sirada basimda bekleyen annecim ve babacigimin, bana “kizim az daha dayan, biliyoruz canin ve damar yollarin cok aciyor, amcan senden alinan iligi hemen alabilmek icin birazdan apar topar hastaneye yatacak diyene kadar ………… Iste tam buralarda bir yerde bende film koptu…………… Hayat bu iste dedim, bu kadar … Saatlerdir damar yollarimdan süzülen kanin icinden alinan ilik benim 55 yasindaki amcama hemen nakil edilmedigi takdirde amcam belki de ölecekti . Biliyor musunuz hayatin anlaminin cogu zaman en azindan yazin basindan beri baskalarina yani sevdiklerine bagli olmamasi gerektigine iliskin savim bu olayla belki de baglidir dememe sebep oldu ……….. Hayatin anlamini kesinlikle bir basina bulamazsin, bu münferit bir sekilde aciklanabilecek bir durum degildir. Ve geldigim nokta, tam olarak sudur: Hayatin anlami tamamen secimlerinlerinle, ihtiyac duydugun insanlar ve seylerle ilgili ….Bir amcami düsünsenize, belki de bu gecirdigi zorlu sürecte ben olmasaydim coktan hayata veda etmisti …………..hayatta her sey ama her sey birbiriyle ilintilidir …
Kendimle alakali olarak su ara en cok düsündügüm ve kendi kendime nereye kadar diye sorguladigim özelligim ; Ben vazgecmeyi bilemedim bir türlü istedigim hic bir seyden vazgecmeyi belki beceremedigimden ya da istemedigimden … Yapamiyorum arkadas ! Ciplak kaliyormusum gibi hissediyorum …
Bu halimden memnun muyum bilmiyorum; ama bir özelestiri yapmam gerekirse kalbim cok yorgun yoruluyor …
Vazgecmeyi bilebilseydim belki daha az hirsli daha rahat ve daha az obsesif ve siradan olurdum . Su da bir gercek ki, hayattan korktugum seylerden biri de siradan, sistematik her gününü planli yasayip anin tadini anlamayan insanlara benzemek oldu. Kendi özgün yapimda hayati ve kendimi sorgulayan daha dogrusu her gün secimlerinlerimi ve hayatimdaki insanlari sorgulayan bir kabuga sigindigimi farkettim …..
Bir hikayem bile var cocuklugumda yasadigim ve hic unutmadigim. Cocuklugumdan beri ailemin özellikle de annecigimin beni Disney’in Kücük Deniz Kizina “Ariel”e benzetmesi sonucu Üzerinde Ariel olan her seyi biriktirirdim ve bu özelligim hala daha da devam etmekte babacigim Amerikadan alirdi bana o dönemler ailecek Amerikada yasadigimiz dönemlerdi ; kalemkutulari, bebekler, oda dekorlari, peceteler …… Türkiye’ye döndügüm zamanlarda cocukluk arkadasima üzerinde bir Ariel ve Barbie bulunan pecete verdigimi hatirliyorum. O da gidiyor bu pecetelerden baskili Tisört yaptiriyor, o zamanlar Türkiye’de yok tabii. Ben, evde kiskanclik krizine girmistim; nasil olurdu da bana ait olan ve beni simgeleyen Özellikle de Denizkizindan gidip de Tisört yaptirabiliyordu ve ben kendi ellerimle nasil vermistim, geri almaliydim onlari ……. Biliyor musunuz o cocuk halimle senelerce geri istedigimi hatirliyorum ve de geri alabilmistim de sonunda, arkadasim dayanamamisti geri istemelerime. Kardesim in dogumunda bize anne ve ablasiyla ugradiginda elindeydi, bana geri getirmisti. Sahitlerim de var yani, zafer benimdi Pecetelerim geri gelmisti bana :)) Ben geri almistim ya gerisi mühim degildi. Bibbidi Bobbidi Boo …..:)))).Ne yaptirdigi Tisört ne de benim o peceteleri kullanmam ya da bir baskasina kullandirtmam, sadece geri alabilmem mühimdi, almistim da oyunu kazanan bendim, zafer benimdi.Gecenlerde Cesme’de bu cocukluk arkadasimla karsilastigimda ona bu olayi hatirlattim ve dogruladi, “dogrudur” dedi bana o sirada yanimda annem , babam ve kardesim de vardi;onlar da dogruladi zira bu olaya anne ve babam bire bir sahittir, Deniz kizi ve Barbie pecetelerini geri alisimi, geri aldigimi halihazirda hala kolleksiyonumda duruyorlar evin bir kösesinde. Annemler iyi bilirler babam iyi tanirdi kizlari Kücük Gizem’i, ayni simdi tanidiklari bildikleri gibi , Gizem isteklerinin pesinden hep gider, tuttugunu koparirdi. Peki sizce burada önemli olan peceteler miydi, bunlari geri almak miydi? Benim icin önemli olanin burada Denizkizi ve Barbie peçetelerini geri almak oldugunu söylediginizi duyar gibiyim bence de öyle, sonradan onlardan aynilarini benim kullanmam ya da baskalarinin kullanmasi mühim degil. Geri almistim onlari , yeniden benim olmasi ve o geri aldigim pecetelerin hala bende oluyor olmasi mühim olandi…
Simdi size soruyorum, cok tutkulu ve isteklerinin pesinden her seyi göze alarak gitmek mi iyi taa ki oldurana kadar benim Denizkizli ve Barbie Pecetelerini geri aldigim gibi yoksa birakmak mi isteklerinin daha az tutkulu ve monoton mu olmak ? Aslinda dogru ve yanlis göreceli kavramlardir, kime göre dogru ya da yanlis; ama iyi kavrami bence daha geneldir o yüzden size hangisi daha iyi diye soruyorum ….. iyi kelimesi burada dogru kelime olmakla beraber, sanirim saglikli olmakla ilintili ….. Duyduguma göre fazla tutkulu ve arzulu yasayanlarda tasikardi, ritm bozuklugu ve panik atak sorunlari oluyormus ne dersiniz ?
Sevgilerimle
Avukat Gizem Tan
gizem.tan@dgtanhukuk.com
Twitter@ avukatgizemtan