Vasi Atama İşlemleri ve Protokol Şartlarında Sonradan Değişim Süreci

Şöyle bir iki haftalık aradan sonra yine köşeme geri döndüm…

Bir okurum benim yaşanan son hadiselere neden köşemde yer vermediğimi sormuş ve benden savunma hakkı ve savunulma hakkından bahsetmemi rica etmiş.  İlk sorunun cevabı gayet açık.  Ben köşemde sadece hukuki konulara temas ediyorum, aksi takdirde köşe yazmamdaki amaç sapmış olur.  Onun haricinde elbetteki milli iradeden yanayım.  Milli irade her şeyin üzerindedir.  Vatan millet bölünmezdir.  Gelelim ikinci soruya, daha ileriki süreçte elbette savunma ve savunulma hakkına temas eder, nacizane yorumlarımı eklerim.

Ancak bu hafta için iki konuya temas etmek istiyorum:

1-Vasi atama işlemleri için nereye başvuruluyor ve hangi durumlarda :

Sulh hukuk hakimliklerine başvurmak gerekiyor.  Hangi haller için vesayete başvuruluyor diye sorarsanız da:

1.Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı ; burada her akıl hastalığı veya zayıflığı değil, belli şartlara tabi akıl hastalığı veya zayıflığı halinde kısıtlama gündeme gelir. Bunu kanun koyucu “ işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin” şeklinde ifade etmiştir. Yani akıl hastalığı veya zayıflığı olan kişinin kısıtlanması için 3 halden biri gerçekleşmelidir. Bu kişi ya kendi işlerini yerine getiremiyor olmalı veya bu kişiyi korumak ve bakmak için sürekli yardım gerekmeli 3.ihtimalde bu kişi başkalarının güvenliğini tehlikeye sokmalıdır.

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlama halinde hakim resmi sağlık kurulu raporu alınması zorunludur.

2.Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim; bu ihtimalde kişinin kısıtlanması için kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesi ve bu yüzden sürekli korumaya ve bakıma muhtaç olması söz konusu olmalıdır. 80 yaşındaki bir kişinin artık yaşlandığını düşünüp, zor duruma düşecek olan çocuklarını düşünmeden tüm mallarını elden çok cüzi rakamlara çıkarmasında bu sebebe dayanan kısıtlama söz konusudur. Ancak burada hakim vesayet altına alınacak kişiyi mutlaka dinlemelidir. Bu ihtimalde bu kişinin kısıtlanması akıl hastalığı söz konusu olmasa bile savurganlık yüzünden söz konusu olacaktır.

3.Özgürlüğü bağlayıcı ceza; 1 yıl veya daha fazla özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır. Süre 1 yılın altındaysa bu durumda kişi kısıtlanmayacaktır.

4.İstek üzerine; bunun için 4 ihtimal söz konusudur. Kişi yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebeplerinden birinin söz konusu olması halinde işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat ederek kısıtlanmasını ve kendisine vasi atanmasını isteyebilir. Yani yaşı oldukça ilerlemiş bir kişi akıl hastalığı veya zayıflığı olmasa da veya savurganlık sebebiyle kendisine vasi atanmasının şartları oluşmasa da işlerini gerektiği gibi yönetemiyorsa kısıtlanmasını isteyebilir. Hakim kısıtlanacak kişiyi mutlaka dinlemelidir.

BAYRAK_by_canakkale

 

İkinci temas etmek istediğim konu ise; Borçlar Kanunu ve Aile Hukuku kapsamında taraflar arasında yapılmış olan bir akitte; daha önceki şartların değişmesi ve tarafların yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde biz avukatların ne yaptıklarıydı….  Bu gibi durumlarda, iki taraf arasında önce uzlaşma ve arabuluculuk yönemiyle müzakere sürecine gidiyoruz; ancak beklediğimiz verimi alamadığımız hallerde mahkemeye başvurup hakimin müdahalesini talep ediyoruz.  Zira, taraflardan birinin ekonomik durumu değişmiş olabilir, ya da artık edimi yerine getirmek diğer taraf için “sebepsiz zenginleşme ya da haksız kazanç” kapsamında değerlendiriliyor olabilir.  Tüm bu durumlarda da sözleşme ve protokol şartlarında yeniden düzenlemeye gitmek hukuken mümkündür….  Bu kira kontratı da olabilir, anlaşmalı boşanma protokolündeki maddeler de olabilir…Daha ayrıntılı bilgi isteyenler bana ulaşabilirler…

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Sosyal Medyada Paylaş