SİT ALANLARININ SATIŞI VE TAKASI

Okuyucularımın sık soruları üzerine bu konuya bir kere daha değineyim …1. derece sit alanı olan bir arsanın satışı ve alımı yasal olarak mümkün olabilir mi? Özel mülkiyet konusu olabilir mi?

Yasa gereği bir arsa veya arazinin sit alanı olarak ilan edilmesinden sonra hak sahiplerinin bu karara belli süre ve koşullar altında itiraz etme hakkı var. Sit alanları kentsel sit alanı, tarihi sit alanı, arkeoloji ve doğal sit alanları olmak üzere çeşitlere ayrılıyor. Ayrıca, sit alanları 1. derece, 2. derece ve 3. derece sit alanları olarak derecelendiriliyor. Bir arsanın varsa pafta, ada, parsel bilgileriyle birlikte adres bilgileri belirtilerek ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne başvurması yoluyla sit alanı olup olmadığını öğrenmek mümkün.

arazi

Mugla bölgesinde Karacasögüt mevkiinde bir sit alaninin satisi sirasinda cekilmis bir fotografimi paylasiyorum sizinle…

Peki, sit alanı arsa satılabilir mi dersiniz? Sit alanı ilan edilen bölgelerde, hem sit zeminine hem de yapılara yönelik her türlü müdahale ancak koruma bölge kurulundan izin alınması durumunda mümkün. Arsası sit alanı sınırları içerisinde kalan kimseler, takas imkanından da yararlanabiliyor.

KTVKK m.17/b gereğince; Sit alanı ilan edilmiş bulunan alanlarda mülkiyeti bulunan özel hukuk kişileri, koruma amaçlı imar planlarında getirilen hükümler nedeniyle kesin inşaat yasağı söz konusu olduğunda, müracaat etmeleri durumunda, belediyelerin ve il özel idarelerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarla yapılaşma hakkı bulunmayan parsellerin takası mümkün oluyor. Ayrıca, ilgili düzenlemeye göre de; “Sit alanı ilan edilen ve 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu parseller, aynı ada içerisindeki bütün parsel maliklerinin başvurusu ve karşılığında önerilen parsellerin tamamının kabulü koşuluyla, başka Hazine arsa veya arazileri ile müstakil veya hisseli olarak değiştirilebilir. Sit alanı ilan edildiği tapu kütüğüne şerh edilen taşınmazları, miras ve ölüme bağlı tasarruflar dışında, sonradan edinenlerin talepleri değerlendirilmez. Ancak, Bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan parsellerde, maliklerin başvurusu ve kabulüne ilişkin koşul parsele yönelik uygulanır ve 1/1000 ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planı şartı aranmaz. Bu parsellerin üzerinde bina veya tesis varsa malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödenir. Bu bentle ilgili usul ve esaslar Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir.

Bu düzenlemeler de gösteriyor ki, sit alanlarının alınması ve satılması yasal olarak aslında mümkündür; sadece sınırlamalara tabidir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bana ulaşabilirsiniz….

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Forex ve Sermaye Piyasası Kanunu

Forex işlemlerini duymuşsunuzdur mutlaka ….

Nedir forex?  Bir ülkenin para birimi karşılığında başka bir ülke parasının alımı ya da satımı olarak tanımlanmasıdır.  Örneğin, 1 ABD Doları=1.50 TL kurundan 150 TL karşılığı 100 ABD Doları alınması bir forex işlemidir. Son yıllarda yatırımcılar tarafından büyük rağbet görmektedir. Forex olarak adlandırılan bu işlemlerde iki ülke parasının birbirine ya da petrol, altın gibi emtia ve kıymetli madenlerin bir ülke parasına göre değeri alım satıma konu olmakta ve yatırımcılara yatırdıkları teminatın belirli bir katına kadar işlem yapma olanağı verilmektedir.

foreks_islemleri_page1

Forex piyasasında ortaya çıkan tek risk fiyatların beklentilerin aksine değişmesi sebebiyle zarar etme riski değildir. Bu işlemlerin yetkilendirilmemiş, hiçbir denetim ve gözetime tabi olmayan kurumların sağladığı platformlar üzerinden yapılması halinde, yatırımcılar kar elde etseler dahi, çeşitli gerekçelerle karları ödenmeyebilmektedir.

Forex işlemleri son yıllarda Türkiye’de ciddi bir işlem hacmine ve yatırımcı sayısına ulaşmıştır. Ancak bu işlemler, 2011 yılına kadar herhangi bir gözetim ve denetime tabi olmadan piyasanın kendi belirlediği kurallar çerçevesinde yürümüştür. 6111 sayılı Kanun ile kaldıraçlı alım satım işlemlerini düzenleme yetkisi Sermaye Piyasası Kuruluna verilmiştir. Forex piyasasının işleyişinin düzene sokulması ve yatırımcı mağduriyetlerinin önüne geçilebilmesi için Sermaye Kurulu tarafından Seri: V, No: 125 sayılı “Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri ve Bu İşlemleri Gerçekleştirebilecek Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” (Seri: V, No: 125 sayılı Tebliğ) 27.08.2011 tarih ve 28038 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 31.08.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 30.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6362 sayılı SPKn kapsamında kaldıraçlı alım satım işlemleri ayrı bir faaliyet olarak tanımlanmamış; türev araç olarak nitelendirilmiştir. 6362 sayılı SPKn uyarınca hazırlanan III-37.1 sayılı Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de (Yatırım Hizmetleri Tebliği) yer alan hükümlerle de söz konusu faaliyetin esasları ve türev araç niteliği de aynen korunmuştur.

Özet olarak SPK Düzenlemeleri Ne Getiriyor diye sorarsanız da …

Yatırım Hizmetleri Tebliği uyarınca kaldıraçlı alım satım işlemleri yalnızca Kurul tarafından emir iletimine aracılık, işlem aracılığı veya portföy aracılığı faaliyetlerinden en az birini gerçekleştirmek üzere Kurul tarafından yetkilendirilmiş aracı kurumlar tarafından yerine getirilebilecektir. Bankalar müşterileri için kaldıraçlı alım satım işlemleri gerçekleştiremezler. Sermaye Piyasası Kurulu’nun yetkilendirdiği aracı kurumlar dışındaki kurum, kuruluş ve internet siteleri üzerinden kaldıraçlı alım satım işlemi gerçekleştirilmesi sermaye piyasası mevzuatına aykırılık anlamına gelmektedir. Kaldıraçlı alım satım işlemlerinde Türk Lirası, Amerikan Doları, Euro’nun birbirilerine karşı olan değişim oranlarını esas alan varlıklar ile altına dayalı yapılan işlemlerde kaldıraç oranı azami 100:1 olarak uygulanır. Bunlar dışındaki varlıklarda kaldıraç oranı azami 50:1 olarak uygulanır. Hesap açılışı sırasında başlangıç teminat tutarı 20.000 TL veya muadili döviz tutarının altında olan müşteriler için yukarıda bahsi geçen kaldıraç oranlarının azami yarısı uygulanabilir. Kurul gerekli gördüğü hallerde bu oranları değiştirme ve varlık bazında kaldıraç oranı belirleme yetkisine sahiptir. Kaldıraçlı alım satım işlemleriyle ilgili olarak yatırılan teminat tutarlarının üzerinde bir kayba uğratacak şekilde genel müşteriye ve talebe dayalı profesyonel müşteriye işlem yaptırılamaz. Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar genel müşteriden ve talebe dayalı profesyonel müşteriden talep edilemeyecektir. Aracı kurumlar nezdinde bulunan teminatların müşteri bazında takibi ve bildirimi zorunludur. Kaldıraçlı alım satım işlemlerine ilişkin müşterilerden alınan teminatlar merkezi takas kuruluşlarına (İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş.) raporlanır ve alınan teminatlar merkezi takas kuruluşları nezdinde tutulur. Aracı kurumlar müşterileri ile gerçekleştirecekleri kaldıraçlı alım satım işlemleri için teminat talep ederler. Teminat tesis edilmeden işlemlere başlanamaz. Teminat yapısı asgari olarak başlangıç ve sürdürme teminatı olarak üzere belirlenir. Kaldıraçlı işlemler için hesap açılışından önce genel müşterilere çalışma esasları Birlik tarafından hazırlanan ve aracı kurumlar tarafından sunulan bir deneme hesabı üzerinden işlem yaptırılması zorunludur. Kaldıraçlı alım satım işlemlerine konu edilebilecek varlıkların fiziki alım satımı ile bankalar arasında yapılan işlemler ile bankalar tarafından aracı kurumlara likidite sağlanması amacıyla yapılan işlemler Kurul düzenlemeleri uyarınca kaldıraçlı alım satım işlemleri kapsamında yer almamaktadır.

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi isteyenler bana ulaşabilirler….

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Haykırırcasına Ağla Açılırsın !!!

Her neye kadirse, dün yani pazar akşamüzerinden beridir ağladım da ağladım.  Durmak bilmedi gözlerimden akan yaşların miktarı… Ağladım durdum, sonra bir daha ağladım.  Biraz cam açtım daha derin nefes alabilmek için.  Sonra içime çektiğim oksijen miktarının fazlalığından mıdır bilmem,   gözyaşlarım artmış olarak yine ağladım.  Sonra Allah’a dua ettim.  Ancak, ağlama miktarım ve sıklığım o kadar artmıştı ki, kalbimin hızlı atışından hıçkırık da başlamış oldu.  Yan komşular dinliyor olsaydı herhalde birinin beni boğazladığını felan düşünürlerdi.  Sabahı zor ettim.  Bu kadar ağlama heveslisi ve sulu göz olduğum söylenemez gerçi; ama demek ki öyleymişim.  Ya da birikim olsa gerek.. Hem insanoğlu adına, hem de bireysel bir takım hüzünler hepsi karıştı..   Dün sabah rahmetli dedemin mezarını ziyaret etmiştim; sanırım bu ziyaret beni etkilemiş olmalı…. Hayatı düşündüm.  Üzüntüleri… İsteyip de yapılamayanları…. Kalp kırıklıklarını…. Her şeyi… Düşündüğüm güzel hiç bir şey yoktu… Tüm ağlamam kesilene değin… Mezarda usul usul yattığını gördüğüm ve bana çok düşkün olan dedeciğimin mezar taşına bakarken içimden şunu söyledim “Dede, kalk bak ben kocaman kız oldum.  Hayatı öğrendim.  Hayat toz pembe hiç değilmiş dede! Çok zormuş… ”

aglamak

Bu ağlama seanslarım sabah 7’ye doğru son buldu.  Hayatın rutini ve yapmamız gereken işler, adliye koşuşturmaları ve Müvekkillerin derdine derman olma arzu ve yükümlülüğüyle yeni haftaya başladık hayırlısıyla…

Hayatı ve üzüntüleri düşündükçe hayatın geçmeyeceğini ve bir o kadar da kahır ızdırabıyla geçirmenin ruhumuzda derin yaralar ve hastalıklara mani olacağını bilen insanoğlu elbette gülmek de istiyor.  Hadsizce atılan kahkahalar da sanırım bunun için, üzüntülere meydan okumak için; sanırım spor aktivetelerinin varlığı ve hobilerin var olma sebebi de bu üzüntü ve ızdıraplarla savaşma mantığı..

İnsanoğlu her üzüntüsünü, sıkıntısını ve kederini bir şekilde bilinçaltına değil bence arkasına atabilmeyi bilmeli.  Mutlu olmanın yollarını mutlaka; ama mutlaka bulmalı ve çevresindeki eşini, dostunu, arkadaşlarını ve en önemlisi de hayat arkadaşını doğru seçebilmeli.  Ama en başında da kendi kendine yetebilmeli.  Kendi kendine öz saygını tutabildiğin ölçüde ve  hayata karşı başın dik durduğunda; senden güçlü insan olmuyor ve o derece de başkaları için saygın kişilik kazanmış oluyorsun… Arada bir de böğürürcesine, hatta haykırırcasına, anırırcasına ağlamak gerekiyor.  Allah büyük dertler çaresizlikler vermesin…

Bu arada, tüm İslam Alemine Hayırlı Ramazanlar Dilerim …

İyi Haftalar

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Ticari Uyuşmazlıkların Çözümünde Tahkim ve Arabuluculuk

Sevgili okuyucuarım, tüm diğer köşe yazılarımda da zaman zaman belirttiğim gibi, arabuluculukta, tarafların karşılıklı olarak kabul edebilecekleri bir anlaşma yapılması amaçlanır. Hakemin tarafları bağlayıcı bir karar verme yetkisine sahip olduğu tahkimden farklı olarak arabuluculukta, arabulucu tarafları bağlayıcı bir karar veremez; tarafların aralarındaki anlaşmazlığı çözmelerini kolaylaştırmak için onlara yardımcı olur.

İhtilaflı taraflardan her ikisinin de üzerinde anlaştığı arabulucu, değinilecek konuların gerektirdiği meseleleri yeniden inceler. Arabulucu, izlenecek usulü açıklar ve kendisinin tarafsız bir kişi olduğunu ve öyle kalacağını vurgulamalıdır. Uygun bir şekilde hazırlanmış bir anlaşma gerektiğinde icra edilebileceğinden, uyuşmazlığı çözmüş olacaktır. Belgelenme sürecine katılan Noterlerden, uyuşmazlıkların çözümünde arabulucu olarak yararlanılabilir. Bu süreçte de, tarafların gerçek iradeleri, hukukî işlemin içeriği ve sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan noterler, sonradan çıkacak uyuşmazlıkların kolayca çözülmesini de sağlayabilirler. Noterlerin, önceden katılmadıkları hukukî işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde de arabulucu  veya hakem olarak faydalı olmaları mümkün olacaktır. Noterlerin bağımsız ve tarafsız konumları, arabulucu olarak atanmaları hâlinde, tarafların güvenini kazanmalarını sağlayacak; böylece uyuşmazlık çözüm müzakereleri daha ılımlı ve verimli bir ortamda geçecektir. Resmî daire sayılan noterlik dairesi, arabuluculuk müzakerelerinin güvenle gerçekleştirilmesi için elverişli bir mekân oluşturacaktır. Ayrıca noterler, sır saklama yükümlülüğü dolayısıyla, mesleğin icrası sebebiyle öğrendikleri sırları açıklayamaz, mevcut evrak ve belgeleri ilgililer dışında kimseye veremezler. Bu durum sayesinde noterler, ADR’nin temel özelliklerinden olan “uyuşmazlık çözüm müzakerelerinin gizliliğini” koruyarak, müzakerelerin özgür bir ortamda yapılmasını güvence altına alacaklardır.

tahkim

Bir diğer ADR çözüm tekniği olan Tahkime gelirsek:

Tahkim, bir hak üzerinde uyuşmazlığa düşmüş olan iki tarafın, anlaşarak, bu uyuşmazlığın çözümünü özel kişilere bırakmaları ve uyuşmazlığın özel kişiler tarafından incelenip karara bağlanmasıdır. Uyuşmazlığın çözümü kendilerine bırakılan bu özel kişilere “hakem” denir. Hakemlerin kendilerine havale edilen uyuşmazlığı çözmek (davayı görmek) hususunda hiçbir resmi sıfatları yoktur. Ancak, taraflar uyuşmazlığın çözümünü onlara havale etmekle, hakemlerin verecekleri karara razı olmuşlar ve hakemler o uyuşmazlık (dava) bakımından adeta bir mahkeme olmuştur. Bu sebeple, tahkime “hakem mahkemesi” de denir. Burada, söz konusu olan “ihtiyari tahkim”, yani tarafların anlaşmaları (rızaları) ile başvurabilecekleri tahkim yoludur. Taraflar, bir uyuşmazlığın (davanın) görülmesi için hakeme (tahkim yoluna) başvurmak zorunda değildirler, zira dava normal olarak devlet mahkemelerinde de görülebilir. Ancak, taraflar anlaşarak, belli bir davayı, tayin edecekleri (seçecekleri) hakemlere de götürebilirler. Tahkim, tarafların, hakkında kanuni bir yasaklama bulunmayan, kamu düzenini ilgilendirmeyen, kendi istekleriyle özgürce hareket edebilecekleri işlerden dolayı aralarında çıkabilecek hukuki ihtilafların çözümünü devlet yargısına başvurmak yerine kendi tercihleri ile belirledikleri bir (veya birkaç) kişiye bırakmak suretiyle sağlamalarıdır. Uluslararası ticari ilişkilerin günümüzde önemli boyutlara ulaşması yanı sıra taraflar arasında da uyuşmazlıkların önemli ölçüde arttığı gözlemlenmektedir.

Konuyla ilgili daha da ayrıntı isteyen okuyucularım bana aşağıdaki bilgilerden ulaşabilirler….

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog