Her Yemek Gibi Her İş Aşkla Güzel !

Şahsına münhasır bir şeftir kendisi.  Mutfakta gerçekten; ama gerçekten şahaserler yaratıyor.  İnanın bana lezzetten kendinizi kaybediyorsunuz, misafirperverliği ve sunumu da bir ayrı muhteşem.  Sanki ilk defa yediğim bir yemekte, her bir tadı tatmış gibiydim.  Hele çiğ köftesi tarif edilemez tattaydı.    Etler deseniz; antrikotundan tutun da bonfilesine kadar her birinin yağını damarını yine büyük bir titizlikle ve lezzetle;  üzerinde kendi isminin yazılı olduğu bıçaklarla kesip doğruyor, etlerin üzerine kendisinin hazırladığı ve tarifi tamamen kendisine özgü olan sebzeli sostan ve deniz tuzundan serpiştiriyor ve yine büyük bir zevkle az evvel sıcaklığını ayarladığı ocağın üzerine yerleştiriyor.  Etler pişene kadar da ( ki her birinin ayrı süresi var) etlerin başından ayrılmıyor.  Etler tam pişmeye yakın bir koku veriyor ki, başınız dönüyor ağzının suları adeta ağzınızdan fışkırıyor.  İşte bu ellerden çıkan yemekleri yemek de herkese nasip olmuyor.  Hele ders almak, mutfağında öğrenci olmak; tavadan ateş nasıl çıkarılıp da sebzeler Wok Tavada pişer onu bile gösterdi… Çok şeref duydum.  Sayın Şef Fikret Özdemir’den bahsediyorum. Kendisini tanıyan adını daha öncesinden reklamlarda duymuş olan mutlaka çıkacaktır.  Kendisi yıllarca Portekiz’de yaşamış ve 6 dil biliyor dolu dolu bir insan.  Bir de son derecede ama son derecede koyu Fenerbahçeli, yani bizim takımdan 🙂 “En büyük Fenerbahçe” .  Öyle ki, gerek ofisinde gerekse de mutfağında Fenerbehçe bayrakları bulunduruyor.  Bir de ekibini unutmamak lazım tabii ki, her biri ki çoğu genç arkadaşlar mutfaklarına öyle bir renk katıyor ki anlatamam.  Bahsettiğim mutfak da Şişli’de bulunuyor.  İlgilenenler internette aratıp bulabilirler.

mutfak

Fikret Usta ve ekibi, nasıl yaptığı yemeklere tüm becerisini, tecrübesini, aşk ve sevgisini katıyorsa; aslında her iş böyle yapılmalı.  Fikret Usta herkese örnek olsun.

Gelelim bizim mesleğe, çoğu meslektaşlarımın özellikle dava dilekçelerinde kesin sürelere riayet etmediklerine tanık oluyorum.  İş davaları haricinde memleketteki davalar genellikle yazılı yargılama usulüne tabii oluyor. Ancak çoğu meslektaşlarımız dilekçelerinde tüm iddialarını ve savunmalarını belirtmeliyip, duruşmalarda şifahen savunduklarına dayanarak olayı sürdürmeyi yeğliyorlar; böylece ortaya eksik bir tablo çıkıyor.  Hukuk önemli bir branş, zira müvekkillerimiz ticari itibarlarını, paralarını ve hürriyetlerini elimize bırakıyorlar.  Diyeceğim o ki, her iş gibi hukuk da sevilmeden, aşksız yapılmaz.  Meslektaşlarım ve ben de dahil, hukuk bilgimizi meslek aşkıyla yoğurursak hem ortaya daha kaliteli ve tam dilekçeler çıkar, hem de müvekkillerin hakkı daha iyi ve garantili bir şekilde savunulmuş olur.

Adli Tatilin Bitişine yaklaşırken, Tüm Meslektaşlarıma Hayırlı bir Adli Yıl Dilerim.

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanlaw.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog

Sosyal Medyada Paylaş