Kusursuzluk ve La Boheme

Bir terapist arkadaşımla, Boğaz’a nazır bir yerde kahvemizi yudumlarken; meşhur “keşke”lerimizden bahsetmeye başladık.  Hatasız kul olamayacağı gibi , “Keşke” siz insan da olamaz elbette.  Kimi insan, her yaptığından o kadar emindir ki, kendilerini dev aynasında görüp burunlarından kıl aldırmamaya mahkumdurlar. Aksi takdirde, yanmışlardır çünkü.  Kimileriyse çok hatalı geçmişlerini kabullenmişlerdir ancak bu hatalarının altında o kadar çok ezilmişlerdir ki, silkinip yerden kalkamadıkları içindir ki, hayatlarının geri kalanını ezik yaşamaya mahkumdurlar.  Peki nedir en iyisi?  “Keşke”siz bir hayat mı, çok “keşke”li bir hayat mı? Hani her şey gibi bunun da ortası makuldur diyen sesleri duyar gibiyim … Ancak bunu yapmak da kolay değildir, özellikle de hayatlarını en uçlarda yaşamaya alışmış olanlar için.  Bazı insanlar için sadece beyaz ve siyah vardır, “gri”ler yoktur asla da olmamıştır. Aslında ben de bu gruptaydım.  En azından 20li yaşlarımın sonuna kadar hiç “keşke”lerimin olmadığına dair kendi kendime yeminler ediyordum.  Ama 30lu yaşlarımdan sonra bu fikrim kendiliğinden değişti.  Ben mani olamadım bile …. Hem de bir değil bir sürü keşke.  Yastığa başınızı koyduğunuzda kulağınızda çınlayan, size kafayı yediren ve zamanı geriye getiremeyeceğinizi bildiğinizden sizi çaresiz bırakan keşkeler…

Peki nasıl başa çıkacağız biz bu öldüresiye “keşkeler”le bana söyler misiniz lütfen..

Bana sorarsanız eğer..

“Keske”lerle başa çıkabilmenin en güzel yönteminin seyahatler olduğunu bulmam neyse ki, geç olmadı.  Gerek iş gerekse keyfi gezilerimde hep kendi kendime “keşke” molaları verdim hala da veriyorum… Kendi kendime yüzleşmeye çalışıyor ve bu keşkelerim için kendime ufak ufak affetme molaları düzenliyorum.  Başarılı olup olmadığımı zaman gösterecek diyerek kendimi bir nevi avutuyor, yarınlara umutla bakmaya çalışıyorum.  Bu yöntemi siz de deneyin sevgili okurlarım..  Kendinizi hiç bir üzüntü için ve pişmanlıklarınız için asla içkiye ve sigaraya vermeyin … Kendinizi dinleyin ve affedin tüm pişmanlıklarınızı ve hatalarınızı , bırakın evrene defolup gitsinler …  Böylesi güzel en nihayetinde hayat bu, devam ediyor… Kafanızı ve düşüncelerinizi geride bıraktığınızda elinize hiç bir şey geçmez, sadece daha da çok zaman kaybetmiş olursunuz …

Türk Ceza Kanunu’nda bile etkin pişmanlık hükmü düzenlenmiştir,  bu düzenlemeye göre: “Yargılanan kişinin suç teşkil eden fiil hakkında yaptığı açıklamayı veya fiilin kimler tarafından işlendiğine dair bilgiyi hangi aşamada verdiğine göre ceza indirimi yapmaktadır. İşlenen suçun niteliğine ve vehametine göre indirim oranı belirlenmektedir. TCK, çoğu zaman etkin pişmanlık halinde uygulanacak indirimin en üst sınırını belirleyerek hakimin, TCK’nın belirlediği bu üst sınırı aşmamak kaydıyla cezada indirim yapmasını öngörmüştür. Örneğin, bir suç ile ilgili kanunda “yarısına kadar indirilir” ibaresi varsa, hakim olayın özelliğine göre yarısı kadar değil, örneğin 1/3 oranında indirim yapabilecektir. Yani, kanunun ceza indirimi için üst sınır belirlediği durumlarda hakim bu sınırı geçemeyecek, fakat sınırın altında indirim oranı uygulayabilecektir.”

Pişmanlık duyanı kanun bile affedip cezada gerekli indirimi düzenlerken; siz de kendinizi affedin hür bırakın.

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog