Bilirkişi İncelemelesi Önemi ve Yazdan Kalma Güzel Bir Deniz Esintisi

Kasım ayının nefretini bıraktık çok şükür geride.  Hiç sevemediğim aydır “kasım” ayları…

Bu yeni de değil üstelik, yıllardır sevemedim şu, kimilerine göre “Tatlı Kasım” ayını ..

Mevsim soğur ; kazak süveter zamanı gelir, terlesen ayrı üşüsen ayrı, bir de tabii kışa hazırlık…

Sevemedim şu kışı da…

Tamam tamam kesiyorum burada.  Zira, enerjinin önemi büyüktür. Kışın bu soğuk günlerinde bol bol meditasyon yapın. Evrenden olumlu enerji isteyin ki, işiniz gücünüz rast gitsin.  Tabii “karma” da mühim bir felsefe.  Evrene nasıl enerji verirsen karşılığını da alırsın.  O yüzdendir ki, somurtkan ve depresif, her şeyle kavga eden insanların işlerinin rast gitmemesi…

Hadi bir ufkumuzu açalım… “Deniz, ufuk, güneş, dağ ve yaz …”

bilirk

Bu güzel manzara ve bizi yaz sıcaklığına, huzuruna götüren benim çektiğim bu güzel resim sonrasında …

Bilirkişilik müessesesine değinirsek …

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. Maddesinde Bilirkişiye başvurulması gereken halleri saymıştır, bunlar: “ Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. “ şeklinde açıklanmaktadır.

Maddede yer alan düzenlemeyle, hâkimin, genel hayat tecrübeleri uyarınca sahip olunması gereken bilgilerle çözümleyeceği konularla, hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan ko­nular hakkında, bilirkişiye başvuramayacağı; ancak, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda, bilirkişiden yararlanabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır.

Teknik bilgi ile kastedilen fizik, kimya, matematik gibi, pozitif bilimlerin verilerini uygula­maya yeterli bilgidir. Yine, belirli bir işletme boyutunu aşan, genel nitelik kazanmış, yetkili kişi, kurum ve kurullarca tespit edilmiş olan teknik standartlar da, teknik bilgi kavramının kapsamı içerisinde yer alır.

Öte yandan, hukuk kurallarını re’sen araştırıp bulma ve olaya uygulama, zaten hâkimin işi­dir. Bu kural uyarınca, hukukî sorunların en yetkin bilirkişisi, hâkimin kendisidir. Sözü edilen kuralı öngören ve Kanunun 33’inci maddesinde yer alan “Hukukun uygulanması” başlıklı düzenleme de “ Hâkim, Türk hukukunu resen uygular ” hükmünde, hâkimin hukukî sorunlarda, bilirkişiye başvurmasının mümkün olamayacağının bir başka kanıtını teşkil etmektedir. Yine, anılan kurala paralel olarak, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 2’nci maddesi­nin birinci fıkrasında, hâkimin, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarına göre, yetkili olan yabancı hukuku da re’sen uygulamakla ödevli olduğu hususu hükme bağlanmıştır. Hukuka uygun olarak hüküm verme işinin, münhasıran hâkimin işi olduğuna, Anayasanın 138’inci[3] maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde açıkça belirtilmiştir.  Kanunun 267. Maddesinde “ Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür.”şeklindedir.

Bu maddede, yapılan düzenleme ile, bilirkişiye başvurulması gereken hâllerde, kural, hâkimin, yalnızca bir kişiyi, bilirkişi olarak atamasıdır. Ancak, açıklığa kavuşturulması gereken maddî vakıa birden fazla uzmanlık alanına ait bilgilerin bir araya getirilmesini ve birleştirilmesini zorunlu kılıyorsa, bu durumda, hâkim, bu hususa da açıkça işaret etmek suretiyle, karar alınmasını mümkün kılmak amacıyla, tek sayı oluşturacak şekilde, birden fazla bilirkişiyi, kurul hâlinde çalışmak üzere görevlendirebilecektir.

Saygılarımla,

Avukat / Arabulucu Gizem Tan

www.dgtanhukuk.com

gizem.tan@dgtanhukuk.com

twitter@avukatgizemtan

http://dgtanhukuk.com/blog